Amerikalı akademisyen, sanatçıdan özel istek üzerine indirim ve taksitle aldığı resmi müzayedeevine satışa çıkartttı. Eserin tahmini değerinin iki katına satılması, ressamın siyahi ve Lady Obama’nın ressamı olması bir kez daha müzayedeci satışlarından sanatçının gelir elde etmesi gerekliliğini gündeme taşıdı.
Princeton Üniversitesi Afrika amerikan Çalışmaları Profesörü Dr. İmani Perry’nin sanat koleksiyonu yapacak kadar bütçesi yoktu. Ama Amy Sherald’ın resimlerine karşı büyük bir tutku besliyordu. Onun bir resmini almak istiyordu. Bu arzusunu sanatçıyla büyük bir utanrgaçlıkla paylaştığında, sanatçı ona çok anlayışlı davrandı ve sahip olacağı ilk eseri ona imkanlarına uygun bir şekilde sattı.
Amy Sherald’ın Refah Kraliçesi isimli bu resmi, geçtiğimiz hafta, 17 Kasım Çarşamba günü, New York’taki Phillips müzayedeevinde 1,2 milyon dolarlık tahmin fiyatını ikiye katlayarak 3,9 milyon dolara satılan portreden başkası değildi.
Akademisyen Perry, ressamdan resmi aldığı gibi müzayedede aldığı fiyatın çok çok üstüne satışa çıkartmış, müzayedeevi kataloguna da resmi alış öyküsüne çekinmeden ressamın ona karşı nasıl cömert oluşura kadar detaylı anlatmıştı.
Amy Sherald için tüm bu yaşananlar onur kırıcıydı.
Zaten sanatçı için yaptığı resmi açık arttırmada görmek kişisel bir olaydı.
Hele o resmi alması için alternatif bir ödeme düzenlemesi yaptığınız, tanıdığınız biri tarafından satışa çıkarılmışsa…
Yeniden satın telif ücretleri düzenleyen bir yasa olmalı
Sherald, Culture Type dergisine bunun ne ilk ne de son olacağını söyleyerek çarenin sanatçının alıcıya satış yapmasında değil, galeri sisteminde olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Koleksiyonerlerin, galeriden yararlanarak eserle ve sanatçı için doğru olanı yapmaları her sanatçının umududur.”
Bu vaka sanatçıları uzun süredir etkileyen daha büyük bir sistemik sorunun simgesi. ABD’de tıpkı Türkiye’de olduğu gibi sanatçılar için “yeniden satış” telif ücretlerini düzenleyen hiçbir federal yasa olmadığı gibi, telif ücretlerinin güvence altına alınabileceği esere bağlı özel bir sözleşme de yok.
Bu, Sherald’ın çalışmasının bir müzayedeevinin tahmininden önemli ölçüde daha iyi performans gösterdiği ilk olay değil!
Öte yandan akla ressam Barış Sarıbaş’ın, resminin bir inşaat şirketinin reklamında kullanılmasına karşı çaresizliğini, yasal bir düzenleme olmaksızın elinin kolunun nasıl bağlı olduğunu hatırlatıyor.
Sherald’ın bir sanatçı ve siyahi bir kadın olarak ve First Lady Michelle Obama’nın portre ressamı olarak konumu göz önüne alındığında, hikayesinin bize eşitlik, sanata erişim ve koleksiyonerlik etiği hakkında anlatacak çok sözü var. Refah Kraliçesi’nin hem sembolik hem de ekonomik hayatını düşündüğümüzde bağlantı ortaya çıkıyor aslında. Eser, 1974 tarihli Claudine filminde tasvir edildiği ve Reagan döneminde politik olarak silahlandırıldığı gibi, kamu yararını sömürmekle suçlanan, aşağılayıcı “refah kraliçeleri” olan siyah kadınlardan boşuna ilham almamış anlaşılan.