Gezi parkında Taksim dolmuşlarına yakın mesafede bir zamanlar konuşlanan heykelin izini İstanbul heykelleri üzerine araştırma yapan Ferda Çağlayan sayesinde sürdük.
Sanatçısı Adem Yılmaz’ın “İstanbul’un tarihsel geçmişi, kentleşme, doğa ve çevre sorunlarının evrenselliğine gönderme yaptığını ve modernizmle hesaplaştığını” ifade ettiği heykelin en önemli özelliği, İstanbul’da açık alana yerleştirilen ilk çağdaş heykel olması. Yapıtın çevresi, Gezi parkının devamı, o dönem otopark olarak kullanılıyordu. Birçok heykel gibi bakımsız bırakılan ve cam malzeme kullanılarak yapılan heykelin alt kısmı 2002 yılının son aylarında tahrip edildi. Asla onarılmadı ve belediye tarafından yerinden kaldırıldı. Çağlayan, heykelin belediye tarafından kaldırılmakla kalmayıp yok edildiğini de ifade ediyor. Bu heykel, 1992 yılında İstanbul büyükşehir belediyesinin “Açık Alanlara Üç Boyutlu Çağdaş Sanat Yapıtları Yerleştirme Etkinliği” başlığıyla açtığı ulusal yarışmayı kazanan heykellerden sadece biriydi. Yarışmanın jürisinde o dönem İBB kültür işleri daire başkanı Hilmi Yavuz, sanatçılar Ali Teoman Germaner, Hüsamettin Koçan, Hüseyin Gezer’in yanı sıra Beral Madra yer alıyordu. 1992 Nisan ayında jüri belirlenen 10 kentsel alan için yarışmaya davet ettiği sanatçılardan proje üretmelerini istemiş. Başvuran 55 proje içinden Adem Yılmaz’la birlikte Taksim bölgesinde Ayşe Erkmen’in projesi de seçilmişti. Tünelde yer alan Açık Sütun’u, Ayşe Erkmen’in doğup büyüdüğü okula gittiği, yaşadığı ve en iyi bildiği bölge olan Tünel için düşündü. Daha sonra heykelin saldırıya uğradığını, “İstanbul Yaya Sergileri 2” kapsamında heykeli daha görünür kılmak ve dikkat çekmek için etrafını bir başka sanatçının, Kemal Önsoy’un bir proje olarak straforla kapladığını hatırlatalım. Bu straforun da hala bilinmeyen bir nedenle alev aldığını, heykelin bir kez daha tahrip olduğunu da…
Fotoğraf: Ferda Çağlayan