A password will be e-mailed to you.

Sevgilinin gözlerine bakarken kalbinizdeki o atışın müziğini yapar Mohsen Namjoo.

1976’da İran, Torbate jam’da doğdu Namjoo.18 yaşına kadar Üstad Nassrollah Nassehpour tarafından yaklaşık beş sene boyunca klasik-geleneksel müzik üzerine dersler aldı. Tahran üniversitesinde eğitime başladığında eğitim sisteminin onu hayal kırıklığına uğrattığını anladığı zaman, -kendi ifadesiyle- müzik aşkı için geldiği bu yeri, müzik aşkı için terketmek zorunda kalacaktı ‘asi’ adam .Mohsen Namjoo, eserlerinin 400 yıldır çarpışan modernite ve geleneğin savaş alanı İran’dan bahsettiğini ve İran kültüründe anlamlarını bulduğunu söylüyor.

Namjoo’nun birçok ezgisinde çok yoğun bir şekilde blues ve caz gibi tarzların İran geleneksel müziği ile harmanlamasıyla karşılaşmak mümkün. Amerika’ya Afrika’dan gelen kölelerin tarlalarda çalışırken söylediği, hüznün ve kederin nağmesidir blues. Caz müzikse blues’dan derin izler taşıyan Güney Afrikalılarla özdeşleşen bir tarz. Namjoo, içinde böylesi bir mazi barındıran iki müzik türüyle, İran müziğini yoğurur. Ancak hiçbir icrasında bir zıtlık bir çelişkili duygu hali hissetmezsiniz. Öylesine profesyonel bir şekilde yapar bunu. Onun sesi küçüklüğünden beri çaldığı sitarın (üç telli) dördüncü telidir adeta. Öylesi bir tını ki bu derin bir sessizliğin çığlığı gibi. Bir kültürün dile gelmesidir onun gönlünde ve dilinde.

Mohsen Namjoo’da Sadi Şirazi,Hafız,Feridüddin-i Attar ve Baba Tahir Üryan’ın etkisini görmek mümkün. Aşkı en iyi tanımlayanlardandı onlar, aşka kutsallık yükleyenlerdi.

Dile getirebilmekten aciz olduğumuz bu modernizm ‘ruhsuz’luğunda kendimizi geleneklerde öldürmenin gerekliliği doğuyor bugün. Böylece ‘eski’de tekrar dirilip, yaşanası bir hayata kapıyı aralayabilelim. Aşkı kutsal bir şekilde yaşamak fikri eskilerin heybesinde saklı olduğundan, o heybeye göz ucuyla da olsa bakabilme gayretini gösterebilelim zaman zaman Fars ‘söyleyiş’leriyle.

Namjoo’nun en sevilen eserlerinin ana temasıdır hüzün. Sanki dünyadaki tek duyguymuşcasına hissedersiniz bunu. Gözlerinizi kapatıp en kederli şarkılarını dinlediğiniz zaman hüzünden başka hiçbir his yakışmaz insan olmanın ruhuna.

Sevgilinin gözlerine bakarken kalbinizdeki o atışın müziğini yapar Mohsen Namjoo. Sevgilinin gözlerinde ölen ve tekrar dirilen aşıkların hissettiklerinin melodisidir onun besteleri. Sevgiliye hitap ederken kavramsallaştıramadığımız kelimelerin ve duyguların kalesidir onun beslendiği edebiyat. Ancak keder ve aşk dediğimiz bu derin hissiyatların kavramsallaştırma çabasıdır onun yaptığı. Bazense hafif bir neşeyle hissettirir tınılar kendini. O zamansa sevgilinin gülüşmeleridir akla gelen. Bir ömür o gülüşmelerin tutsağı olma isteği uyandırır Namjoo. O gülüşmelerde kaybolur insan. Cennette o gülüşmelerin sahibiyle ebediyet hissi sarar insanı. Mohsen Namjoo böylesine büyük bir ‘ozan’dır işte. Ezberlenen şiirlerin mülteci konuğudur o ve kendisinden bahsederken, "Emin değilim size söylediklerimin, söylemem gerekenler olduğundan" demişti. Aynı şekilde çok iyi bir dinleyicisi olan ben de şunu söyleyebilirim ki; Namjoo’ya yetmiyor bu bağırışlar, bu dile getirişler ve ezgiler. Onun ürettikleri ifade etmeye çalışmaktır olsa olsa.

Kur’an âyetlerini şarkılarında kullandığı için ve rejime muhalif tavır takındığı için sürgünde olan Mohsen Namjoo’nun Ey Sareban, Nobahari, Khan baji, Shirin,Zolf bar baad,Nameh, Toranj gibi şarkıları en sevilenler arasında. Kendinize vakit ayırmaya ve kederlenmeye karar verdiğiniz zaman Mohsen Namjooyla baş başa kalmanızı tavsiye ederim en azından bir defa. Zira keder en kadim duygusudur insanlığın.

Mohsen Namjoo’nun çok yakın zamanda Trust the Tangerine Peel isimli bir albümü çıktı. Albümde, çağdaş ve klasik İran ezgilerinin kullanıldığı özgün ve cover parçalar yer alıyor. Albümdeki parçalarda Namjoo’nun Batı tarz ile İran nağmelerini erittiğini görmek mümkün. Son derece ilgi çeken bir şarkı olan Roo dast; İngiliz blues müzik sanatçısı Eric Clapton’un ünlü ‘Layla’ şarkısının ezgilerinin kullanılarak yeniden yorumlandığı bir şarkı, sözleriyse Mohsen Namjoo’ya ait.

Adam-e Pooch ise merhum İranlı sanatçı Ebrahim Monsefi’nin Nahang adlı eserinden esinlenilerek cover’lanan bir parça.

Reza Khan; Namjoo bu şarkısında eski İran Şahı Rıza Han’a işaret ediyor ve ondan afyon bağımlısı, düşmanlarını öldüren ve İran’a modernizmi getiren adam olarak bahsediyor. Albümdeki bu şarkının ardından İran’da monarşik yönetim taraftarları Mohsen Namjoo’ya çok sert ve ‘tanıdık’ tenkitlerde bulundu.

Darda; Mevlana’dan seçme beyitler barındıran, sözlerinin Mohsen Namjoo ve Arezoo Khosravi tarafından yazıldığı ve İranlı yönetmen Bahram Bayzai’ye atfedilen bir eser. 

Zengin bir içeriğe ve büyük bir emeğe sahip olan albüm, yoğun bir ilgiyi hakediyor. Türkiye’de çok fazla tanınmayan Mohsen Namjoo’nun bu albüm çalışmasıyla adından söz edilmesinin vakti geldi diye düşünüyorum. 

Mohsen Namjoo, Trust the Tangerine Peel isimli albümünü kardeşi Mahmood Namjoo’ya ithaf etti.

 


Ey Sareban

Ey kervancı, nereye gidiyorsun?
Leylamı niçin götürüyorsun?

Aşkın kıvılcımları ki yaşamın kendisidir.
Yarin hatırası aşkın bir katresinden daha güzeldir.
Aşkın ateşi yaşamaktan daha güzeldir.
Yarabbi gönüllerdeki muhabbeti her zaman sakla.
Benim gölümde sakladığın gibi.
Leyla ile Mecnun efsane oldular.
Bizim hikayemizse sonsuzluğa erişti.

ALBÜMLERİ
Trust the Tangerine Peel (2014)
13/8 (2012) (Konser kaydı)
Alaki (2011) (Konser kaydı)
Useless Kisses (2011)
OY (2010)
Geographical Determination (2008)
Toranj (2007)

SINGLE
Strange Times (2010)

Daha fazla yazı yok
2024-11-22 13:00:14