A password will be e-mailed to you.

İstanbul Modern’de süren "Çok Sesli" sergi, Gökçesu Akşit’e Ankara nostaljisi yaşattı.

Sergi, çok sesli. Bizi iç içe geçmiş seslerin uğultusu içine çekerken, girişte sağda 30’luk bir delikanlı, kafası yüksek yatay izlenimler ile gençliğimizi yansıtıyordu. Yere serilmiş büyük minderler ile biz onun düzlemine geçerken müzik, bildik ama o kadar da dışarıdan, renklerle bir olmuş hipnotize etti bizi. Bu bölüme en az bir yarım saat ayırmalı.

Tam o son gençliğin halinden çıkmak için kalktığımız sırada, Ankara sokaklarından tanıdığım bir dizi grubun kasetlerini gördüm arkada. Bir arkadaş itinayla çekip, arşivlemiş; birbirinden farklı renkli duvarlardan birinin (kırmızıydı sanırım) ortasına yaptığı rafa dizmiş kasetleri. Her birine kapak falan da uydurmuş ki ama Sokak Köpekleri mesela, kapaksızdı aralarında..Sevdiğimiz elemanlardı bunlar sırasıyla, arada Biziz’de (sahneye) çıkardı hatırladığım, punkçı çocuklardı, tunalının müdavimleri, hatta bu aynı elemandı belki bi ara büyük bi kasetçalarla geziyordu tunalıda, teyp sürekli omzunda. Benzer bi çift kasetçalar sergide de var. İstediğin kaseti dinleyebiliyorsun. Ejectti, playdi..özlemişiz.. Hayvanlar Alemi de vardı, iyi dub yaparlardı. İşbu koridorun sonunda, duvarları çocukluğumun duvar kağıdıyla kaplı bir başka odaya geçtik. Orada da bir plakçalar vardı, ve teferruatı, plakta çalan bildik bir halk parçası, hatırlamıyorum şimdi neydi, sanki çok eskidendi..

Buraya kadar bilindik olan bir anda bir megafonla değişti; kum tepesinin üstünden bir figür beni Ankara dışına çekti. Arkasında çöp toplayan çocuklardan biri Ona yağ tenekeleriyle fena bir drum and base çalıyordu bir dağın tepesinde.. Ortadoğu görüntüleri eşliğinde bir müzik vardı hemen yan odada, ve projeksiyon üç farklı duvarda… bendirler, marakas ve darbukalar uçuyor, sürünüyorlardı kelimenin tam anlamıyla sokaklarda. Çıkardıkları sesleri bir arkadaş bestelemiş, görüntülerle bağlıyor…saatler geçmiş..

 

Çıkışta, arada başka şeyler olduysa da, mavinin bir oyunu vardı duvarda. Gölgeyle elin savaşı, kim daha önce çekecek ki silahı? Bir kamera oyunu, elin duvara dokunuşu, sanki gölgesinden önce oluyor gibi hissettiriyordu çıkana. Aklın bir anlık duruşu, hiç sesli olmasa da, müziksi bir etki yaratıyormuş. Görüntü sese, ses görüntüye karışıp, hafıza oluşturuyormuş kısaca.  

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 21:25:55