Kayıp eserler bulunurken Ayşegül Sönmez’in eski bir çağrısını yenilemek istiyoruz. Başka kayıp eserler de bulunsun… Sönmez’in 17.11.2012 tarihli Milliyet gazetesi yazısını bu vesileyle yayınlıyoruz.
Geçtiğimiz hafta Milliyet’ten Sertaç Koç, Ankara Resim Heykel Müzesi’nden 2000’li yıllarda kaybolan resimlerin akıbetiyle ilgili bir önemli haber daha yaptı. Biri “resimlerin yerini biliyorum” diyerek ortaya çıkmış. Gizli tanık olarak bilgi vereceğini söylemiş. Tanık programına alınmak koşuluyla Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a konuşmuştu. CNBC-E’de bir dönem yayınlanan Nip Tuck dizisine uygun bir senaryo belirdi kafalarda hemen. Yüzü değiştirilecek miydi? Bu yeni yüz için hangi estetik cerraha başvurulacaktı? Polisiye fantezilerimizi geliştire duralım ben başka resimlerin de kayıp olduğunu buradan duyurmak istiyorum. M.S.Ü. İstanbul Resim Heykel Müzesi’nden 1952 ile 1984 yılları arasında 467 yapıt, sırayla İzmir, Mersin, Kütahya, Balıkesir, Antalya, Erzurum, Bolu, Bursa, Alanya güzel sanatlar galerisi, İzmir Resim Heykel Müzesi, Ankara Resim Heykel Müzesi ve Yalvaç Müzesi’ne gönderildi. 1952 yılında İzmir Galerisi’ne gönderilen yapıtların sayısı 80’di. 1966 yılında Yalvaç Müzesi’ne gönderilen yapıtların sayısı ise 30. 1964 yılında Erzurum güzel sanatlar galerisine ödünç verilen yapıtların arasında Cemal Tollu’nun Buğday’ı, Halil Paşa’nın Sokak İçi, Namık İsmail’in bir kadın portresi bulunuyordu. Neşet Günal’ın Başakçılar’ı da bu tablolar arasındaydı. Feyhaman’ın bir natürmortu da… Ödünç verildi Ali Çelebi’nin Tohum Atan’ı da… Resimler, Anadolu’daki galerilere gönderilmiş ve daha sonra onlardan haber alınamamıştı. 25/07/1993 tarihinde Milliyet gazetesinden Ercüment İşleyen, dönemin Mimar Sinan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gündüz Gökçe’nin çağrısına yer vererek resimlerin akıbetinin ne olduğunu gündeme getirecekti. Gökçe, “1960-1967 yılları arasında kültür bakanları, açtıkları her galeri ve müze için İstanbul Resim ve Heykel Müzesi deposunun kapısını aşındırmaya başladılar. Sayıları 400’e ulaşan değerlerine paha biçilemeyen tabloların tümü ödünç olarak verildikleri halde hiçbiri geri dönmedi. Tablolarımı geri verin” diyordu. Tablolar nerede? Bu haberden üç ay sonra Kültür Bakanlığı’ndan Mimar Sinan Üniversitesi rektörlüğüne bir yazı geldi. Soruşturma açılması için rektörlükten gönderilen eserlerin listesi isteniyordu. Dönemin müze idari müdürü Kemal İskender, hala arşivimde bulunan 17 sayfalık listeyi, Kültür Bakanlığı’na göndermekte gecikmedi. O gün bugündür bu tabloların kaderinin ne olduğu anlaşılamadı. 1997 yılında bu konuyla ilgili önce Milliyet dergi grubuna bağlı Negatif dergisinde daha sonra Milliyet’te yaptığım haberde de anlaşılamadı. Yıl 2012… Bu tablolar şu anda nerede? Tanık varsa çıksın ortaya… Yoksa başlayalım onları aramaya… Koleksiyonlarda, müzayedelerde karşımıza çıkacakları hatta çıktıkları korkusunun faydası yok bize nostalji yaşatmaktan başka…