A password will be e-mailed to you.

“Twisted Souvenirs”

 

Her yeni albümü ile kulaklarımızda güller açtıran Hayvanlar Alemi, Ekim’in ortasında bir plak ile çıkageldi. Bir sonbahar akşamı rastladım Işık Sarıhan ve Öztüm İtez’e; dünü ve bugünü sordum, anlattılar.

Önceki albümü 2010’da kaydetmiştiniz; aradan geçen dört yıl içinde neler oldu bitti?

İlkin bir single kaydettik; Mulatu Astatke’nin “Yekermo Sew” parçasını yorumladık. Turneye çıkmak için elimizde bir materyal olsun istiyorduk. Ardından, 2011 – 2012 sürecinde turne geldi ve turne boyunca İstanbul, Ankara, Amsterdam ve Stockholm’de ayarladığımız stüdyolarda bu albümde yer alan parçaları kaydetmeye başladık. Kayıt sürecini tamamladıktan sonra miksi bitirelim, plak şirketleri ile görüşmeler devam etsin, “Yekermo Sew” ve Levent Yüksel’den yorumladığımız “Med Cezir”in izinlerini bekleyelim derken 2014’e kadar geldik.

 

“Med Cezir” ilginç bir seçimmiş…

Şarkının iznini almak da kolay olmadı. Önce bir dizi telefonlaşma ile konuyu çözmeye çalıştık ama net  bir cevap alamadık. En nihayetinde kalkıp Ankara’daki bir konserine gitmek zorunda kaldık, birebir görüşmek için.

 

Dinledi mi peki?

İşte onu bilemiyoruz; bizim yorumu menajerine mail attık. “Sorun yok” demişler ama dinlediler mi, bilmiyorum. Şarkının haklarını temsil eden şirket ile yürüttük işleri. Zorlu bir süreç ama bu; albüm yabancı bir şirketten yayınlandığı için hukuksal izin sürecine dair yazışmalar uzun sürebiliyor.

 

Parçaları yurtiçi ve yurtdışında farklı stüdyolarda kaydetmişsiniz; albüm için ortak bir sound yaratmak adına bu yöntem sizi zorlamadı mı?

İstanbul’da Deneyevi ile çalıştık ve çok memnun kaldık. Aslında çalıştığımız tüm stüdyolar arasında müziği kayda geçirmek anlamında pek bir kalite farkı yoktu fakat farklı yerlerde yapılmış kayıtları mastering sürecinde ortak bir çerçeveye oturtmak epey yorucu oldu. Albümdeki tüm parçaların neredeyse ayaküstü bir şekilde kaydedildiğini söylemek lazım. Üç, dört saatte kaydedilmiş parçalar bunlar… Hepimiz ayrı şehirlerde ve ülkelerde yaşıyoruz; “şu stüdyoyu bir test edelim, girelim şu kadar kapanalım” gibi bir lüksümüz olmadığı için albümü var edebilmek adına tek çözüm bu idi. Turne sırasında ne kadar boş zamanımız varsa onu kullanarak, maddi koşullarımız hangi stüdyoyu karşılıyorsa ona göre ayarlanarak kaydettik bu parçaları. Çok verimli bir çalışma sistemi değil ama hiçbir şey kaydedememekten iyidir.

 

Ankara’da kuruldunuz ve bir süre boyunca aynı şehirde tam kadro beraberdiniz. Kim, nerede ne yapıyor; bu sıralar?

Grup 1999’da Ankara’da kuruldu. 2006’da Hazar ve Gökçe yurtdışına gitti ve derken oraya yerleştiler. Beş yıl önce de ben ayrıldım Türkiye’den ve sadece Özüm kaldı burada. Ben (Işık Sarıhan) felsefe doktorası yapıyorum, Gökçe (Başar) fizik doktorası ile meşgûl; Hazar (Mutgan) elektrik elektronik okudu ve Stockholm’e yerleşti; Özüm (İtez) de mimarlık tarihi üzerine doktorasına devam ediyor ve bu alanda çalışıyor.

 

Bu kadar uzaklara dağıldıktan sonra beraber çalmaya ve kaydetmeye devam etmek için nasıl bir formül buldunuz?

2006 tarihli “Gaga”, kendimize “acaba bir daha beraberce birşey çalıp kaydedebilecek miyiz” sorusunu sorup alelacele var ettiğimiz bir albümdü. Sonrasında gördük ki, biz Ankara’da kalanlar (Özüm ve Işık) beraber birşeyler yapabiliyoruz ve hâtta grup olarak davrandığımızdan daha hızlı üretiyoruz. Meselâ o dönem yaptığımız bir sürü demoyu, bundan önceki albümde yayınladık.

 

Yurtdışında epey konser verdiniz. Yurtdışı ve yurtiçi dinleyicisini karşılaştıracak olursanız, ne gibi temel farklar ortaya koyabilirsiniz?

Karşılaştırmak kolay değil, çünkü son zamanlarda Türkiye’de çok az konser veriyoruz. Bununla beraber, anladığım kadarıyla bizim dönemimiz müzikal açıdan biraz geçmiş. Buradaki konserlere katılım epey azalmış durumda. Bu yüzden bir ölçüt koymak sağlıklı olmayabilir diye düşünüyoruz. Yurtdışında ise ilgi daha büyük, kalabalık da öyle. En azından çaldığımız salonlar doluyor. Hayvanlar Alemi’nin yurtdışında daha popüler hale geldiğini söyleyebiliriz. Selda, Erkin Koray, Cem Karaca gibi isimlerin eski albümlerinin son birkaç yıldır Avrupa’da büyük ilgi görmesinin bize oldukça fayda sağladığını gözlemliyoruz.

 

frame allowfullscreen=”” frameborder=”0″ height=”315″ src=”//www.youtube.com/embed/OZLWz_b_pqI?list=UUFVNxBK57EQ9pFJEShYxWww” width=”560″>

 

Beklediğim noktaya vardık galiba… O dönemin müziklerinin sizin üzerinizde etkisi olduğunu iddia etmek, sizi o dönemin müzikleri üzerinden tanımlamak ne derece sağlıklı?

Yurtdışındaki bazı konser organizatörleri sıkça bizi o hat üzerinden tanımlamayı, kodlamayı tercih ediyor ve promosyonel açıdan bakınca bunu anlayabiliyoruz. Neredeyse her iki yurtdışı konserden biri için böyle bir durum söz konusu. Genellikle konserimizin ardından “Turkish psych” çalan bir DJ sahne alıyor. Bu müzikleri sevmediğimizden değil ama biz müziğimizin direkt bu kanallara bağlanmasından pek hoşnut olmuyoruz. İstanbul’daki bir konserimizin sonunda hiçbir DJ Selda Bağcan falan çalmıyor meselâ.

 

Peki; buradaki bir konserinizde DJ’in sizin setinizin ardından neler çalmasını beklersiniz?

Enstrümental rock, ufak tefek etnik müzikler falan olabilir ama surf repertuarı daha çok hoşumuza gider. Mesut Aytunca & Siluetler güzel olur…

 

frame allowfullscreen=”” frameborder=”0″ height=”315″ src=”//www.youtube.com/embed/5bXhV27vGwo?list=UUFVNxBK57EQ9pFJEShYxWww” width=”560″>

 

İlk dönemde kimlerden etkilenmiştiniz?

İlk dönemlerde Iron Maiden, Black Sabbath, Led Zeppelin, Queen gibi gruplardan etkileniyorduk; sonradan Zappa, Captain Beefheart, Yes falan devreye girdi. Önceleri sadece şarkı formunda ilerlerken 2003 civarında Replikas, Zen etkisi üzerinden doğaçlamalara ağırlık vermeye başladık. Oradan daha geleneksel müziklere, Kraut Rock gibi hatlara geçtik. İnternet herşeyin yayılım alanı haline gelince sınırlar tamamen açıldı tabii. Işık’ın 2002 – 2003 sırasındaki Rusya seyahatinin de müziğimize etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Işık orada bir yandan dombra ve balalayka dersleri aldı, bir yandan Rus rock gruplarının ve Sovyet coğrafyasına dahil ülkelerin halk müzikleri içeren albümler topladı. İlk yıllardan bu yana etkilendiğimiz ne varsa hepsinin Hayvanlar Alemi’nin müziğinde bir yeri var.

 

Albümü plak formatında nereden edinebiliyoruz?

İstanbul’da sadece Deform’da satılacak. Sayı sınırlı. Amerika’dan ısmarlamak isterseniz Forced Exposure; Avrupa’dan ısmarlamak isterseniz Norman Records seçenekleriniz. İsterseniz doğrudan plak şirketinden, UNROCK’tan satın alabilirsiniz. Bu arada eski kayıtları freemusicarchive.org/music/Hayvanlar_Alemi adresinden ücretsiz olarak indirebilirsiniz.

 

Ayrıca, 2004 yılında yayınladığımız ilk demomuz "Bir", onuncu yılı vesilesiyle geçtiğimiz günlerde Günebakan Production tarafından sadece kaset formatında yayınlandı. Çoğu sahnede kaydedilmiş kırkbeş dakikalık bu albümde serbest doğaçlama olarak ürettiğimiz on parça bulunuyor. Bu kaseti gunebakanproduction@gmail.com posta adresine mail atarak edinebiliyorsunuz.

 

Sırada neler var?

Elimizde birkaç yeni parça var. Bunlarla yeni bir EP yapabiliriz. Özüm solo birşeyler kaydetmeyi düşünüyor; Işık’ın 2007 – 2008 yıllarında HA için yazdığı ve şimdilerde tekrar ele almayı istediği sözlü şarkılar var. Özüm ve Hazar ayrıca yeni bir gitar pedalı markası yaratmak üzere çalışmalarına devam ediyor. Ardından dijital bir plak şirketi kurma fikri var. Diyoruz ki, hem kendi albümlerimizi yayınlayalım; hem de sevdiğimiz işleri…

 

www.hayvanlaralemi.org

www.facebook.com/hayvanlaralemi.band

www.soundcloud.com/hayvanlaralemi

 

 

 

 

 

Daha fazla yazı yok
2024-11-22 02:16:31