Son elli yılda sosyal bilimler alanına yaptığı ulusal ve uluslararası düzeydeki büyük katkılarıyla bilinen değerli akademisyen Prof. Şerif Mardin, İstanbul Şehir Üniversitesi’nde verdiği yılın son dersinde İstanbul Şehir Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Mustafa Özel ve öğrencileriyle birlikte özel bir edebiyat söyleşisine imza attı.
Mustafa Özel’in “akademik düet” olarak tanımladığı bu özel oturumda, Endülüslü filozof Ibn Tufeyl’in ıssız kahramanı Hayy b. Yakzan ile ilk İngiliz romancı Daniel Defoe’nun ıssız kahramanı Robinson Crusoe’dan yola çıkılarak iki karakterin temsil ettiği ahlaki ve siyasi birikimlerin günümüzdeki yansımaları tartışıldı.
Mardin: “Robinson Crusoe dengesizdir”
Büyük ilgi gören ders Şerif Mardin’in “Issız bir adada benliğinizi nasıl ortaya çıkarırsınız?” sorusuyla başladı. İstanbul’da ıssız ada kalmadığı için bunun tatbikatını yapmanın zor olacağını esprili bir dille aktaran Mardin, iki ıssız kahramandan yola çıkarak geçmişten günümüze uzanan ahlak ve siyaset konuları üzerine konuştu. Her iki kahramanın Tanrı ile ilişkilerinin nasıl bir şekil almış olacağına ve hangi zamanlarda ortaya çıktığına dair farklı fikirler olduğunu belirten Mardin öncelikle şunları kaydetti: “Hayy b. Yakzan’da bir hikayeci var ama Robinson’da böyle bir şey yok. Ben Robinson Crusoe ile lise yıllarımda tanıştım. O zaman zannettiğim gibi saf bir insan değil. Konferansta işte bunu anlayacağız ve Yakzan’la farklarını ortaya koyacağız. Ama öncelikle şunu söylemeliyim ki, Robinson aslında dengesiz bir adamdır. Bu dengesizliğin arkasında bir gizem var. Bu gizemi çözmek için küçücük bir yerden başlayacağım. Robinson, adasında zamanın geçmesini bir yere bağlamak istiyor. Büyük bir sopa üzerine çentikler atıyor. Ve bu çentikleri Şabat’ı unutmamak için yapıyor. Ayrıca iki kahraman arasında stil farkları var ki, ben bunu çok önemsiyorum: Hikayelerin birinde (Hayy) anlatıcı var, diğerinde yok; sanki olay doğal olarak akıyormuş gibi. Sonuç olarak biri (Robinson) daha yüzeysel, diğeri ise derin, felsefi bir metin.”
Robinson Cruose’nun dengesiz bir karakter olduğuna pek dikkat çekilmediğini belirten Mardin, “Robinson’un dengesizliğinin iki yönü var. İlki ailesiyle olan ilişkileri, diğeri Tanrı ile olan ilişkileri. Bunları düzeltmek için adada olduğu süre boyunca alternatif pozisyonlar arıyor” dedi. Robinson’u küçük bir “sahtekar” olarak da tanımlayan Mardin, “Buna dair iktisadi tefsirin çokça yapıldığını ve makalelerin yazıldığını da belirtmek lazım. Bu çerçevede Cruose’nun plantasyon kurduğuna da dikkat çekmek lazım. Sonuç olarak ben bu konferansta size iki şey sunmuş oluyorum. İlki Robinson’un dengesizliği, diğeri de bir ıssız adada iktisadi bir değer nasıl yaratılır sorusudur. Robinson Cruose ne kadar dengesiz ve sahtekarsa Hayy b. Yakzan o kadar derin ve serin” dedi.
Özel: “Robinson’ın dengesizliği kişisel değil”
Şerif Mardin’in ardından söz alan Mustafa Özel de, Robinson Crusoe’nun dengesizliği üzerinden devam ederek şunları söyledi: “Evet, Robinson Crusoe dengesiz biridir, ancak bu kişisel bir şey değil. Bu aslında içinde yaşadığı medeniyetin ve zamanın bir dengesizliği. İkisi de aslında medeni alemdeki dengesizliği bilen ve gören insanlar. Robinson medeniyetin doğal hayata getirdiği bu dengesizlikten maksimum kar elde amacındayken Hayy b. Yakzan bunu değiştirmeye çalışıyor. Aynı zamanda Hayy, Mutlak Varlık’la o yüce zevke varmış biri. O da dengesizliğe çok kızıyor ama sonra savaşmaktan vazgeçiyor ve adasına ve kendine geri dönüyor. Robinson Crusoe ise girişimci bir Avrupalı gibi hareket ediyor ve bu dengesizlikten nasıl fayda sağlarım fikriyle yol alıyor. Bununla bugünkü sistemin kodlarını çözmek mümkün.”
Hayy b. Yakzan hikayesinin 16. yy’a kadar İbranice, Latince ve İngilizce’ye çevrildiğini ve bir çok Batılı aydın gibi Defoe’nun da bu hikayeden haberdar olduğunun altını çizen Özel, “Kaderleri baştan yazılan iki karakterin hayatlarını karşılıklı analiz ediyoruz. Robinson’daki dengesizliği kavramlaştıran ilk kişinin Şerif Mardin olması bana büyük bir zevk verdi” dedi. Oldukça ilgi gören “ders” salonu dolduran dinleyicilerin soru ve yorumlarıyla devam etti ve Don Quixote ve Faust romanları için de benzer birer sohbet yapılması temennileriyle sona erdi.