A password will be e-mailed to you.

Barbarın Kahkahası güncel hayatın edebiyata nasıl yansıdığının bir örneği…

Toplumsal çatışmanın her fırsatta eleştirilen iktidar mekanizmasının gündelik hayattaki yansımalarını görmek ilginç oluyor. Bir bakıyoruz ki devleti mümkün kılan iktidar pratikleri gündelik hayatın bizatihi içinde. Mesela bugünlerde Suriyeli mülteci ve sığınmacıları ucuz iş gücü olarak gören iş yeri sahipleri veya onlara öcü muamelesi yapan insanlar her yeri kuşatmış durumda. Bu da bir çeşit iktidar pratiği değil mi; ast olarak gördüğünü ezme, horlama, sürgün ve tehcir etmeye dayanan?

Demem o ki faili çok da uzakta aramayalım. Devlet katilse, toplumsal özneler olarak bizler de “gündelik hayat ritüellerimiz ” de katili besleyen büyütenleriz. (Hatırlayalım; Althusser ideolojinin, sistemler temsiller ve gündelik hayatın ritüelleri aracılığıyla işlediğini söylüyordu.)

Sema Kaygusuz’un Barbarın Kahkahası romanı işte bu iktidar mekanizmasının gündelik hayatta nasıl vücut bulduğunun güzel bir örneği. Kaygusuz Barbarın Kahkahası’ nda farklı toplumsal sınıflardan ve kültürel geçmişlerden gelen bir grup insanı tatil köyünde buluşturuyor. Ortada da sidik metaforu üzerinden işleyen bir hikâye var.

Barbarın Kahkahası’ndaki mikro hikâyelerden ortaya bir iktidarın nasıl şekillendiği çıkıyor. Mesela Ozan’ın ergenliğe geçiş aşamasının hayvanlar üzerinde kurduğu iktidar üzerinden verilmesi bunun bir örneği olabilir. Burada avcılık Ozan’ın bir çeşit ergenliğe geçiş basamağı. Öldürmenin bir can üzerinde hak sahibi olmanın büyümek anlamına geldiği bir basamak. Kaygusuz burada iktidar pratiklerinin daha çocukluktan kazandırıldığını gösteriyor. Eline zıpkın verilen, hayvanları zevk için öldürmesine göz yumulan Ozan’ın; aslında ötekine öcü muamelesi yapan, kendinden olmayanı ezen babasından bir farkı yok.

Barbarın Kahkahası güncel hayatın edebiyata nasıl yansıdığının bir örneği aynı zamanda. Bu açıdan kitabı bir “ Türkiye dertleri panoraması” olarak okuyabiliriz. Hikâyelerin arasında bugün üzerinden gelemediğimiz birçok mesele var. Ensest, tecavüz, homofobi, katliam, kıyım, göç… Ancak bir noktada Kaygusuz’u eleştirmek gerek. Kitabın bu ‘panorama hali’ biraz aşırıya kaçmış gibi. Meseleler bu kadar yayılınca ayrıntılarda kaybolunabiliyor.

Macherey edebi metinlerin içerikleri kadar ‘yokluklar’ ı da incelenerek anlaşılabileceğini söylüyordu. Yani eksikliklerin metnin zorlandığı ideolojik geçişleri gösterdiğine yönelik bir tespit.

Bu noktada Barbarın Kahkahası’nda Dersim’e ve kadın temsiline dair bir yokluktan bahsetmek gerek.

Buradaki yokluk Dersim katliamında ailesini kaybeden ve bir subay tarafından evlat edilen – valize dertop edilmiş halde- Simin’in anlatısına dair. Ortada bir kıyım var ama Simin’in anlatısından bir fail çıkmıyor oysa fail olmadan suç da olmaz mağdur da.

Barbarın Kahkahası’nda kadınların patriyarkanın gözünden sınırlı bir temsiliyetleri var. Mesela ensest mağduru tecavüze uğrayan Nihan’ın yaşadıkları kocası tarafından anlatılıyor. Nihan’ın sesi soluğu yok. Karakterinin tasvirini de kocası ağzından duyuyoruz. Nihan’ın sırrı(!) kocasının sırrı oluyor. Ortada, Nihan’ın sadece adı imgesi ve yaşadıkları var.

Ayrıca kitapta Eda’nın uzun uzun nasıl orgazm olduğunu anlattığı bir bölüm var. Aslında cinselliğiyle barışmış ve bunu baskılamak istemeyen bir kadın temsili önemli. Ne var ki Kaygusuz cinselliğiyle barışan kadını kötücül bir tiplemeye maruz bırakıyor. Feminizmi sadece cinsel özgürlük, erkeklerle eşit haklar veya kadın-erkek ikiliği kapsamında düşünen ve haliyle parodiye dönüşen bir feminist imgesi var burada.

Son olarak, Barbarın Kahkahası erginliğin ve gücün ancak bir başkası üzerinde tahakküm kurarak kanıtlayacağına inanan iktidar ve erk mekanizmasına çeşitli örnekler sunan bir roman. Ancak kahkaha bazen boğazda takılıyor.

Daha fazla yazı yok
2024-11-22 02:31:33