A password will be e-mailed to you.

Mutluluk belki henüz adını duymadığımız, tadını bilmediğimiz , dünyanın öbür ucunda pişen bir yemekte saklıdır…

Londra’da bir haftada üç kez taksiye bindim. Şoförler sırasıyla Türk, İtalyan ve Pakistanlı idi. İnsanlar doğdukları yerleri terkedip doydukları yerlerde yaşamlarını devam ettiriyor. Diller ve kültürler içiçe girmiş durumda. Tabi buna mutfaklar da dahil. Bu kadar çeşitliliğin olduğu bir yerde etnik yiyeceklere olan ilgi de günden güne artıyor. Yeme içme işlerine meraklı safkan İngiliz arkadaşım İspanya ve Yunanistan mutfaklarının ötesinde Güney Akdeniz, Türkiye, İsrail, Fas, hatta İran, Irak yemeklerine olan ilgi seviyesinin hayli yükseldiğini dile getirdi.

Amerikalı bir gazetecinin mutfağımızı daha yakından tanımak için İstanbul’a geldiğinde Çiya restoranın sahibi Musa Dağdeviren’le yaptığı sohbetten ne kadar etkilendiğini hatırlıyorum. Musa Bey’in unutulmaya yüz tutmuş sebzeler, malzemeler ve tariflerle ilgili hassasiyeti, tohum bankası projesi karşısında ağzı açık kalmıştı.

Kokoreç, döner, lahmacun, mantı, simit, içliköfte, baklava ve pidenin yabancı şeflere ilham kaynağı olduğunu duymak güzel.

Mutfakların birbirine girdiğini, etnik yiyeceklerin kendi kültürlerinde kısıtlanmayıp global tabaklarda daha çok yer aldığını "kimçi"ye bakarak söyleyebiliriz. Kimçi, Güney Kore’de çok sevilen ve yapımına önem verilen, mayalandırılarak yapılan bir çeşit turşu ya da salata türü. Çok farklı tarifleri var. Hatta herkes kendi büyükannesinden aldığı kimçi tarifini büyük bir sır olarak saklıyor. Lahana, turp, taze soğan, zencefil, sarımsak ve bol kırmızı biber kullanılarak yapılıyor. Koreliler kimçiyi her öğünde herşeyin yanında yiyorlar. Bunu gören Amerikalılar da pizza ve hamburger menülerinde kimçiyi yan yemek seçeneği olarak dahil ettiler. Ama tabi bizim önce Koreli kimdir , Çinli nasıl olur onu bir netleştirmemiz lazım.

Yenilikçi şeflerin geleneklerini ve sırlarını araştırmaya başladıkları diğer ülke mutfakları arasında Mısır, İran, Malezya’nın yanı sıra Peru da var. Haziran ayında gerçekleştirilen Taste of London festivalinde meşhur Perulu şef Virgilio Martinez’in Londra’da açtığı Lima Restoran’a ait stand oldukça popülerdi.

Apartman görevlimizin döner ustası olan kardeşi Ferhat, aldığı iş teklifini değerlendirip Paraguay’a gitti. Şimdi orada Ferhat’ın hazırladığı döner dürümlerle karınlarını doyuruyor bazı Paraguaylılar. Dünya küçülüyor, mutfaklar karışıyor ! Bunlar hep merak, keşif arzusu, cesaret, farklılık arayışı, seyahat kolaylığı yüzünden.

:mentalKLINIK’in Sardunya adasında Louise Alexander Gallery’de açılan yeni sergisi bir soru yöneltiyor:Mutlu musunuz, yeterince mutlu musunuz? "Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı" demiş Cemal Süreya. Ben daha iştahlıyım heralde , genel olarak yemek yemenin mutlulukla ilgisi olduğuna inanıyorum. Mutluluk belki henüz adını duymadığımız, tadını bilmediğimiz , dünyanın öbür ucunda pişen bir yemekte saklıdır.

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 20:19:11