A password will be e-mailed to you.

Yemek kitabı alanlar bunu sadece yemek tariflerine ulaşmak amacıyla yapmıyor. Renkleri, şekilleri, içerikleri , varoluş sebepleri değişse de yemek kitapları hep olacak.

Annemin mutfak çekmecelerinden birinde sayfaları cildinden ayrılmış, sarı saman kağıda basılı , kutsal kitap gibi iki elle dikkatlice taşınması gereken bir yemek kitabı vardı. Akıllı telefonu ,bilgisayarı ,interneti bırakın , televizyonun bile her evde olmadığı yıllarda yirmili yaşlarda evlenmiş bir genç kadın için hayat ve yuva kurtarıcı bir nadide eser. Yemek kitaplarının yemek tarifleri için alındığı zamanlarmış onlar. Şimdi öyle değil. Yemek kitabı alanlar bunu sadece yemek tariflerine ulaşmak maksadıyla yapmıyor. Daha çok kendini dışarıya ifade etmenin bir yolu olarak görüyor. Nerdeyse popüler bir romanı almaktan farkı yok.

Yemek kitapları artık daha çok bir yaşam tarzı objesi olarak görülüyor. Yayınevleri yemek kitabı satışlarından memnun. Yazarlarına söyledikleri şu:" kitaplarınızı alanlar onları içlerindeki tarifleri uygulamak amacıyla almıyor, demek ki yemek kitaplarının başka bir işlevi var. O zaman kitabınızda yemek tarifi haricinde de birşeyler olsun. " Bazı yemek kitapları o kadar şık ve havalı ki mutfaktan ziyade salondaki sehpanın üzerinde dekoratif bir şekilde yer alabilir. Ailelerinin göç hikayelerini anlatıp babaannesinin gençlik fotoğraflarını ve yemek tariflerini araya serpiştirenler, makarna soslarından ziyade muhteşem güzellikte fotoğraflarla Toskana’yı evimize getirenler, kurdukları sofralarla tabak çanak alışverişimize ilham kaynağı olanlar en sevilen yemek kitapları oluyor.

Şimdiye kadar en tuhaf yemek tarifini adamın birinin kolunda dövme olarak görmüştüm. Dirseğiyle bileği arasını tamamen kaplıyordu. Kalıcı olmadığını düşünmek istiyorum. Bir derginin fotoğraf çekimi için yapılmış. Efendim , beyefendi artık en sevdiği tatlıyı yaparken tarife bakmak için cep telefonunu unlu ve yağlı parmaklarıyla karıştırmak zorunda kalmayacakmış. Zorlama olmuş biraz.

Dünya tarihinde şu ana kadar bulunmuş en eski “Yemek tarifi” ise 4000 yıl öncesine ait. Sümerler, bira tanrıçaları için yazdıkları ilâhinin içine bir de tarif sığdırmış. Ne ilginçtir ki dünyanın en eski tarifi bira yapımına ait. Yanında tuzlu fıstık yemeyi ilk akıl eden tarihi kişiliği araştırmaya devam ediyorum.

Birkaç ay önce Londra’da bir kitapçıda rastladığım "The Book of Antarctic Cooking and Cleaning" isimli kitap beni çok şaşırtmıştı. Antarktika denince insanın aklına ilk gelen şey yemek olmuyor. Dünyanın en alt ucunda eski bir araştırma merkezini temizlemeye giden bir grup gönüllüye yemek yapan Wendy Trusler’in o şartlarda yaptığı çeşit çeşit yemeklerin tarifleriyle oluşmuş bir kitap. Arada Antarktika’nın keşif tarihi, geçmişte buzdan kıtada penguen eti yiyerek hayatta kalan bilim adamları, farklı ülkelerin kurduğu irili ufaklı araştırma merkezleri, gönüllüler ve turistler anlatılıyor. Wendy, değişik milletlerden oluşan gönüllü temizlik grubuna elindeki sınırlı imkan ve malzemeyle çok da motivasyon yükseltici yemekler yapmış. Soğan dolmasından, fırınlanmış sarımsak çorbasına, çikolatalı kekten, anason ve bademli kurabiyeye hiç bir eksikleri yokmuş.

1844 yılında basılmış olan ilk Türk yemek kitabının adı şiir gibi : "Aşçıların Sığınağı". Kitap bir tıp hocası tarafından yazılmış. Hoca bu kitabı İstanbul’daki aşçıların hep aynı eski yemekleri pişirmeleri ve yeniliklere önem vermemeleri nedeniyle tecrübeli kişileri dinleyerek, araştırarak yazmış. İki yüzden fazla tarif içeriyor. Sonrasında yazılan yemek kitapları için muhteşem bir çıkış noktası olmuş.

Hepsi bir yana, şimdiye kadar duyduğum en "hayırlı bir iş için" yemek kitabı Lübnanlı bir yemek yazarının öncülüğünde hazırlanan "Soup for Syria". Çeşitli ülkelerden meşhur yemek yazarları ve şeflerden toplanan çorba tarifleri ve bunlara eşlik eden nefis fotoğraflarla oluşturulmuş bir kitap. Elde edilecek gelirin büyük bir kısmı kamplarda kalan göçmenlerin yemek ihtiyaçları için kullanılacak. Kitabı yakında Amazon’dan sipariş edebileceğiz.

Takacağımız en ufak bir takının, evimize alacağımız bir kahve tepsisinin veya resim çerçevesinin bile hikayesi olmasını istiyor, bir bakıma o hikayeyi satın alıyor böylelikle kendimizi içine monte ettiğimiz hissiyle mutlu oluyoruz. Aynı durum alacağımız yemek kitapları için de geçerli. İşte bu sebeple, evlerde doğru dürüst yemek pişirilmese de, pişirenler de tariflere internetten ulaşsa da yemek kitapları hep olacak. Renkleri, şekilleri, içerikleri değişse de …

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 21:22:08