52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde açılış töreni heyecanının ardından film gösterimleri, masterclass’lar ve sergi açılışıyla yoğun bir gün daha yaşandı. Ancak güne damgasını vuran isim şüphesiz açılış gecesinde Yaşam Boyu Başarı Ödülü alan usta aktör Jeremy Irons’tı.
52. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde hem ulusal hem de uluslararası film yarışmaları için heyecan başladı. Bugün festival izleyicisiyle buluşan ilk yapım, uluslararası bölümde yarışma heyecanı yaşayan Natalya Kudryashova imzalı Devrimciler oldu. Ulusal yarışma filmlerinden de yönetmenliğini Serdar Gözelekli’nin yaptığı Muna, Emre Konuk’un imzasını taşıyan Çırak ve Mustafa Kara’nın yönettiği Kalandar Soğuğu prömiyerlerini yaptılar. Antalya izleyicisinin büyük ilgi gösterdiği gösterimler sonrası film ekipleri, filme dair soruları yanıtladılar.
Festival, ilk gününde sadece filmleri izleyicilerle buluşturmakla kalmadı. Aynı zamanda Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleşen söyleşilerle genç sinemacılara ilham verdi. Festivalin en çok ilgi gören açılışlarından biri de Kemal Sunal sergisi oldu. Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel, Gül Sunal, Ezo Sunal ve Ali Sunal’ın açılışına katıldığı sergide, Kemal Sunal’ın filmlerde giydiği kıyafetler ve kullandığı eşyalar yer alıyor. Sergide ayrıca Sunal’ın karneleri, diplomaları, kredi kartları, tıraş makinası, ayakkabısı, cep telefonu ve gözlükleri gibi şahsi eşyaları da bulunuyor.
Festivalin bu yılki yeniliklerinden biri de, geleceğin sinemacılarını bizlere kazandıran kısa filmlerin yarışma filmleri öncesi gösteriminin yapılması. Bu kapsamda, Selcen Yılmazoğlu imzalı Hurşit ve oyuncu Onur Saylak’ın yönettiği mültecilere dair bir hikaye anlattığı Orman adlı kısa filmler sinemaseverlerle buluştu.
Günün en heyecanlı anı ise Oscar’lı usta aktör Jeremy Irons’ın masterclass’ı oldu. Fibresci Başkanı sinema yazarı Alin Taşçıyan’ın moderatörlüğünü yaptığı, sürenin izleyicilere yetmediği buluşmada Irons; hayranlık uyandıran kariyerine başlama hikayesini paylaştı sinemaseverlerle. Başlangıçta oyunculuğa dair büyük bir arzusu olmadığını söyleyen Irons, geleneksel eğitim sisteminde de kendine hitap eden bir şey bulamayınca bir hippi gibi yaşamaya başlıyor. Aklındaki meslek seçeneklerinin lunaparkta çalışmak, sirkte çalışmak ya da tiyatro yapmak olduğunu söyleyen Irons, şöyle devam etti; “Tiyatro için -eleman- arandığını yazan bir ilana başvurdum. Henüz 17-18 yaşlarındaydım. Tiyatroyu, insanları ve atmosferi sevince bu işin eğitimini almaya karar verdim. 2 yıl kadar kursa gittikten sonra bir başka tiyatroda seçilip işe başladım.”
Irons, çalıştığı repertuvar tiyatrosu çok fazla seyahat ettiği, bir evi ve ailesinin olmasını istediği için başka bir yol bulmak için Londra’ya gidiyor. Burada bütün seçmelere katılan aktör, en sonunda Godspell adlı müzikalde rol almayı başarıyor. Usta oyuncu bu deneyimini şöyle anlatıyor; “Bir gün sahnenin kenarında oturmuşken sahnedeki kadın oyuncu da şarkı söylüyordu. O an, bu işin bana uygun olduğunu, benim de bu mesleğe bir şeyler katabileceğimi düşündüm. Ama büyük ve derin bir oyunculuk arzum yoktu.”
Sinema ve tiyatroda konsantre olduğu alanın, izleyiciyle iletişim kurmak olduğunu söyleyen Irons, “Vaaz veren filmlerden hiç hoşlanmam. Bir filmin izleyiciye dokunması gerekir. Esas nokta kendini değil beni duygulandırdır" diye açıkladı bu sözlerini. Bu konsantrasyonun sinema ve tiyatroda farklı olup olmadığı sorusunu ise şöyle cevaplandırdı; “Bence sadece ölçek farklı. Diyelim ki her ikisinde de farklı birer yolla performansımızı veriyoruz. Tiyatroda bazen haftalar süren provalardan sonra rolünüzün cümlesini bulursunuz. Sonra da artık oyunculuğunuzun sizin için tamamlanmış olan cümlesini sunarsınız. Fakat bir film yapınca bütün cümlenizi önceden bilmek zorundasınız. Çünkü bu yönetmenin yaptığı yamalı bohçanın bir yamasıdır. O yüzden de çok farklı seçenekler olabilir rolünüzü oynamanız için. Performansınız belirli şekillerde yönlendirilebilir, farklılaştırılabilir. Mesela kameramanın doğru açıyı bulması sayesinde sizin performansınız farklı bir duyguya yol açabilir. Önünde sonunda kendi tarzınızı, yorumunuzu katarsınız. Ama bu yorum yönetmenin yemeği yapacağı farklı malzemelerden birisidir sadece.”
Bir oyuncunun samimi ve hakiki olmak istediği zaman bunu planlayamadığını, içinden geldiği gibi davranmanın doğru olduğunu düşünen Irons, oyunculuğu seçme sebebini ise şöyle açıkladı; “Oyunculukta insanlara dokunabilmek, iletişim kurabilmek gerçek anlamıyla mümkün. Gençken bir sosyal yardım görevlisi olarak çalışıyordum. Fakir bölgelere gidiyorduk ve bize, insanlarla aramızda belli bir mesafeyi korumamız öğütleniyordu. Oysa ben sürekli kendimden veriyor ve karşılığını alamıyordum; çünkü insanlarla tam olarak iletişim kurmama izin yoktu. Tiyatro benim bunu yapmamı sağladı yani oyunculuğumu verdiğimde seyirciden geri dönüş alabilmemi. Hepimizin içinde sevilme ve saygı duyulma arzusu var. Bence bu anlamda en gerçek iletişimi sanat kurabilir; ister bir romanla, ister bir resimle, ister sinema ya da tiyatroyla. İnsanlara "dokunmak" mümkündür.”
Usta oyuncu senaryo tercihinde öne çıkan kriterler için, “Pek çok şey etkili; kariyerimde o an nerede olduğum, iştahımın ne kadar kabarık olduğu, metni kimin yöneteceği, iyi yazılmış mı, ben izlemek ister miyim, daha önce oynadığım rollerden farklı mı? Nerede çekilecek; çocuklar okulda mı olacak, evde bana ihtiyaç var mı? Ve tabii para! Şaka yapıyorum. Hepsi bir yana şu sorunun cevabı önemli; bunu gerçekten istiyor muyum? Entelektüel biri değilim, üniversite okumadım; dolayısıyla o tarz kriterlerle değil, iç sesimle karar veriyorum. Söz konusu oyunum olduğu zaman hesaplı davranmayı sevmem” şeklinde konuşuyor.
“Kendini öne atıp spotlar altında parlayan oyunculardan haz etmem. Benim hiç ilgimi çekmiyor” diyen Irons için doğuştan gelen tek şey "oyun oynama yetisi".
Birkaç kez yönetmenlik denemesinde bulunan usta oyuncu oyunculuğu daha az riskli buluyor; “Yönetmen olarak bir projeye başladığınızda en az 2 yıl sürüyor. Oyunculuk buna göre daha az riskli. Bu sene 5 filmde oynadım, çıkacak onların hepsi. Eğer başarılıysa yine karşınızdayım, başarılı değilse ben bittim demektir. Bunun dışında da yaklaşık 30 yıldır yapmayı hayal ettiğim bir proje var. Biraz da yaşlandıkça kendimi denenmek istiyorum. Oyuncu olarak daha fazla risk almak istiyorum. Seneye oynayacağım oyun, Uzun Geceye Yolculuk’un, benden önceki performansı Laurence Olivier’ye aitti. O yüzden kelle koltukta yapacağım oyunu.”
Sıcak tavırları ile bir kez daha kendine hayran bırakan Irons, masterclass katılımcılarına “Türkçe konuşamadığım, bu nedenle de sizlerle gerçek iletişim kuramadığım için üzgünüm” diyerek veda etti.