Annelik üzerine çalışan genç akademisyen yazarımız Kinem Tokdemir, Mükremin Gezgin vakasını mercek altına alırken Gezgin’e karşı tahammülsüzlüğün toplumsal nedenlerini inceliyor. Normal olanın olduğunu düşünülen anneliğe yakından baktığında kadınlara emredilen rolleri de bir kez daha deşifre ediyor.
Geçtiğimiz ay şarkıcı Nükhet Duru’nun açıklamaları, ‘kutsal aile’ kavramını alt üst eder nitelikte oldu. Duru’nun itirafı, “Beni hayatta tutan, kol kanat geren bir insan olmadı. Maalesef çok zor bir çocukluk geçirdim. Genç kızlık geçirmedim, direkt genç kadınlığa adım attım.” diyen sanatçı, “Kendi meseleleriyle meşgul bir anne ile kendi meseleleriyle meşgul bir babanın çocuğuydum. Halleri, vakitleri yerinde olmasına rağmen beni evlatlık vermeyi tercih ettiler. Belki de ‘İkimiz de tuhaf insanlarız. Bir aşkın içinde debeleniyoruz, çocuk da bizi mi çekecek?’ diye düşündükleri için verdiler.” şeklindeydi. Duru’nun açıklamaları, ‘iyi bir anne ve babanın görevi nedir?’ ve ‘kimler anne olabilir?’ sorularını gündeme getirir. Çocuk doktoru ve psikanalist Donald W. Winnicott’un (1960, s.592-593) aktardığı üzere, bir bebek ve anne arasındaki ilişkinin seyri; annenin, bebeğin ihtiyaçlarını ne kadar giderebildiği ile ilgilidir. Dolayısıyla geleneksel söylem, bebeğin fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarının baskın olarak anne tarafından giderilmesi gerektiğini tekrarlar. Bu bakış açısından yola çıkarak Duru’nun, ebeveynleri tarafından terk edilmesindeki birincil sorumlu kişi, annesi olarak düşünülecektir. Zira ancak iyi bir anne, ‘yeterince iyi anne’ olabildiği takdirde çocuklarına tam bakım verebilir fikri, hâkimdir ve hatta ancak ideal\iyi anne her yönden sağlıklı bir çocuk yetiştirebilir. Bu bakımdan Duru’nun kötü bir çocukluk geçirmesi ve genç kızlık çağını olması gerektiğini düşündüğü gibi geçirememesi; geleneksel söyleme referansla ‘kötü’ annenin pratiklerinin sonucu olarak değerlendirilmektedir.
Kızını dövmeyen dizini döver
O halde, burada babanın hiç mi suçu yoktur? Ataerkil toplumsallaşma içinde her ne kadar geleneksel annelik rolü bebeğin bakımı ile ilgiliyse de, babaya düşen rol de temelde, bebeğin ihtiyaçlarının sağlanması için ücretli iş gücüne dâhil olması ve ev içinde ‘eril otorite’sini sürdürmesidir. Yine de babanın ihmalkârlığı, annenin ihmalkârlığı kadar konuşulmamaktadır ki bu durum tam da hem simgesel şiddet hem de cinsiyetçi ikiyüzlülük kavramları temelinde değerlendirilebilir. Bununla ilintili olarak ‘annenin suçlanması’ eğilimi, ataerkil söylemin bir tezahürüdür. ‘Anasının oğlu\kızı’, ‘kızını dövmeyen dizini döver’ sözlerindeki arka plan da bu söyleme dayanmaktadır. Ne var ki Müge Anlı ile Tatlı Sert ve Esra Erol’da gibi günlük televizyon programlarında da ihmal edilen, dövülen, istismara uğrayan çocuklar söz konusu olduğunda öncelikle suçlanan ya da ağırlıklı olarak eleştirilen ilk kişi, anne olmaktadır. “Her şeyi geçtim de sen bir annesin, yüreğin nasıl el verdi.” sözleriyle program boyunca anneliğin norm ve değerleri yeniden üretilir ve aleni veya zımni olarak hâkim söylem ile örtüşen sözler ile yankılanır.
Mesele Gezgin’in cinsiyeti mi?
Gündemdeki bir diğer önemli olay ise Mükremin Gezgin isimli TikTok fenomeninin, bir mizansen ile gebe olduğunu ilan etmesidir. Burada olayı ilginç kılan, kendini ‘kadın’ kimliği ile tanıtan ve takipçilerine göre ‘erkek’ olduğu söylenen Gezgin’in gebe olduğunu ilan etmesinin ‘komedi’ unsuru olarak değerlendirilmesidir. Gezgin, tam 9 aydan fazla bir süredir gebe olduğuna dair yaşadığı süreci takipçileri ile paylaşırken, sürekli olarak alay konusu olmuştur. Ancak mesele burada Gezgin’in cinsiyeti veyahut öne sürdüğü söylemleri değildir. Asıl mesele, birkaç gün önce bir hastanede kucağında bir bebek ile birlikte poz veren Gezgin’in uğradığı şiddetin boyutudur. Zira doğurduğunu duyurana kadar mizah konusu olan bu olay; ‘anne’ olduğunu ilan ettiğinde, derin bir şiddete evrilmiş ve Gezgin’in yargılanması gerektiği düşüncesi bilinçdışının dışavurumu olmuştur. Gezgin’in bir hastaneyi, hastanenin personellerini ve en önemlisi de doğurmadığı\sahip olmadığı bir bebeği bu oyunun parçası haline getirmesi, toplum tarafından şiddetle kınanmıştır.
Trans bireylerle de asla bir alıp veremediğim bir şey yok
Bu kınamalardan biri, kendisi de bir anne olan Bergüzar Korel’den gelmiştir. Korel (T24, 9 Haziran 2024), sosyal medya hesabında, “Dün gece bu paylaşımı gördüm ve ilk düşündüğüm şu el kadar bebek oldu. Belli ki yeni doğan, biz kendi yavrumuzu öpmeye kıyamazken nasıl böyle espri malzemesi olmasına müsaade ediliyor! Buna gülen, sayfasında paylaşan hesaplara da yazıklar olsun. Hepiniz like ve takipçi delisi olmuşsunuz. Yettiniz artık gerçekten ya.” sözleri ile toplumun Gezgin’e olan eleştirileri ile aynı yönde düşüncelerini ifade etmiştir. Gazeteci Ayşe Arman ise, “İlginç, absürt, komik olabilmek için kafayı yiyenlerin ve zavallılaşanların dünyasına hoşgeldiniz… Kendisine 9 aydır hamile havası vererek, TikTok’larını izleten 24 yaşındaki bu arkadaş, geçen gün de sezaryene giriyormuş gibi bir mizansen yaratarak doğurduğunu açıkladı. Kucağında adının Onur olduğunu belirttiği bir bebekle poz verdi… Kıyamet koptu, tepkiler çığ gibi yağdı! Ben kimsenin ‘anne’ olmasına karşı değilim. Annelik, doğurmakla olmuyor. Ben yeri geldiğinde, erkeklerin de ‘anne’ gibi hissedebildiğine inanırım. Trans bireylerle de asla bir alıp veremediğim bir şey yok. Geçmişte yaşadıkları zorlukları anlatan haberler de yaptım.” sözleriyle, Gezgin’e karşı -ama’lara da yer verirken- tahammülsüzlüğünü dile getirmiştir.
Annelik ayaklar altında
Dikkat edilirse sosyal medyada yapılan eleştirilerin neredeyse tümü anneliğin kutsallığı üzerinedir. “Annelik kutsaldır, bu çirkin saldırı kabul edilemez.”, “Aklım almıyor, rezillik diz boyu. Annelik ayaklar altında.”, “Annelik gibi kutsal bir görevin ayaklar altına alınması gerçekten zoruma gidiyor.”, “Cennet annelerin ayakları altındadır. Annelerin bu şahsa tepki koymasını ve devletin buna gerekeni yapmasını istiyorum.”, “Toplumumuza karşı normalleştirilmeye çalışılan bu rezillik kabul edilemez.”, “Sen bir lubunyasın, sen anne olamazsın ki!” Buradaki cinsiyetçi ikiyüzlülük ve uygulanan şiddet; hem erkek bir bireyin annelik gibi kutsal bir alana adım atmasındaki anormal durumdur hem de yine annelik gibi saygın bir mertebenin, eşcinsel bir birey tarafından sırf ünlü olmak uğruna kullanılmasıdır.
Bu bir şov ki kuirler annelik, babalık yapmıyor mu?…
Tüm bu eleştirilerin üzerine oyuncu Hazal Kaya da, “Ne oldu bu kadar mevzu yaratacak?… Neyse ben de öfke ve tahammülsüzlükle bir paylaşım yaptım, eleştirdiğim şeye dönüşmek istemediğim için sildim. Diyeceğim şu; bu toplumda zaten can güvenliğini bile sağlayamadığımız, teknik olarak ‘kırılgan azınlık’ diye çağırılan birilerini, aşağılayıcı bir biçimde ve tahammülsüzce, sadece size anlamsız geldiği için hedef gösteremezsiniz. Umarım tepkinizin olası sonuçlarını, dilinizden düşürmediğiniz vicdanınızla baş başa kaldığınızda birazcık düşünürsünüz. Buna en çok sizin ihtiyacınız var.” sözleriyle Gezgin’in her ne olursa olsun bu derece hedef gösterilmesine karşı çıkmıştır. Şarkıcı Edis ise Twitter hesabında, “Kadın tiplemeleri yapan erkek oyuncular kadar başarılı bir TikToker gencini neyle yargıladığınızı anlamış değilim. Bu bir şov ki kuirler annelik, babalık yapmıyor mu?… Size homofobi, sınıf ayrımcılığı konularıyla küçük bir yüzleşme lazım…” duruma karşı şaşkınlığını dile getirmiştir.
Mükremin Gezgin pratikleri
Günümüzde eşcinsel haklarını koruyan ‘Queer kuramın’ (heteroseksüel ve cisgender olmayanları kapsayan terim) LGBTİ bireyler tarafından içselleştirildiği ve hali hazırda Haziran ayının ‘onur ayı’ olduğu hesaba katıldığında, konu Mükremin Gezgin pratikleri olduğunda neden cılız bir ses çıkarmışlardır? Yazar Arda Erel (@ardaerel), çok doğru bir tespit ile şu soruyu sorar: “Acaba annelik heteroseksüel olduğunda hep güvenli mi? Elbette kimse sormuyor böyle soruları… Ve elbette çocukların\bebeklerin ilgi çekmek için nesneleştirilerek medyada kullanılması sakıncalı. Ama bunu, bu tarz insanlara henüz 1 yaşını doldurmamış bebeklere yapmıyorlar mı? Onlar biyolojik olarak kadınlar tarafından kucaklarında tutuluyorlar diye mi görmezden geliniyorlar?” Bülent Ersoy’un seneler önce bir bebeği emzirirken çekilmiş fotoğrafını paylaşan kullanıcı, günümüzde Gezgin’e olan eleştiriler konusunda toplumun tahammülsüzlüğünü ve nefret söylemini eleştirmiştir. Neticede toplumda her şey tüketilmekte; çocuklar da para kazanmak için nesneleştirilmektedir. Ek olarak öz\biyolojik annelerin sosyal medyada\medyada çocukları üzerinden para kazanması bu kadar eleştirilmemektedir.
Kadınların annelik rolüne kıstırılmasına
Nükhet Duru’nun ebeveynlerini de düşünerek heteroseksüel ya da kadın-erkek çiftlerinin yetiştirdikleri çocuklar tümüyle sağlıklı mı yetiştirilmektedir? Elbette değil. Ama toplumsal normlar keskindir; bir çocuğun yetiştirilmesi için doğal olanın bir anne ve babanın oluşturduğu aile olduğu konusun neredeyse çoğu kişi hemfikirdir. Üstelik örneğin, LBGTİ Birliği konuyla ilgili yalnızca, Gezgin’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma başlattığı bilgisini paylaşmıştır. Bu durumda LGBTi aktivistleri de Gezgin gibi örneklerin, kendilerine karşı olumsuz\negatif bir algı yarattığını mı düşünmektedirler? Belki de LGBTİ bireylerinin, kendilerine ait normlarının varlığını gözden kaçırmamak gerekir. Çünkü farklı olandan farklılaşmak\ayrışmak da belli bir kalıbın sınırları dışına çıkmak da kabul edilemez olabilmektedir. İşte tam da burada şu soruyu sormak elzemdir: Önceleri toplum tarafından alay konusu olan bu durum, neden yalnızca annelik söz konusu olduğunda toplumsal bir patlamaya dönmüştür? Burada konu Gezgin’in pratiklerinin doğruluğu ya da yanlışlığı üzerine tartışmak değildir. Asıl konu, Yaraman’ın (2020, s.56) ifade ettiği üzere, kadınların annelik rolüne kıstırılması ve buna rağmen annelik rolünü bir zafer gibi gönüllülükle üstlenmesidir. Üstelik bu durum, ataerkinin lehine başarılı bir rövanştır. Bu bakımdan annelik, toplum neredeyse her kesiminde bir sinir harbine yol açabilecek derecede kutsal ve saygın bir konumda yer almaktadır.
Kaynaklar
HABERTÜRK. (6 Mayıs 2022). Nükhet Duru: Ailem beni evlatlık verdi. https://www.haberturk.com/nukhet-duru-dan-itiraf-ailem-beni-evlatlik-verdi-3430015-magazin (8 Haziran 2022).
Rich, A. (1995). Of Woman Born: Motherhood as Experience and Institution. New York and London: W. W. Norton & Company.
T24. (9 Haziran 2022). Hazal Kaya’dan Ayşe Arman ve Bergüzar Korel’e Mükremin Gezgin tepkisi: Başına bir şey gelirse sorumluluğu almaya hazır mısınız?. https://t24.com.tr/haber/hazal-kaya-dan-ayse-arman-ve-berguzar-korel-e-mukremin-gezgin-tepkisi,1039505 (9 Haziran 2022).
Winnicott, D. W. (1960). The Theory of The Parent-Infant Relationship. The International Journal of Psychoanalysis. 41, 585-595.
Yaraman, A. (2020). Cinsiyetçi İkiyüzlülük. İstanbul: Bağlam Yayınları.