Ardı ardına gelen basın özgürlüğü istismarları ve hak ihlallerine maruz kalan gazeteciler ‘Gazetecilik Suç Değildir’ adlı bir kampanya başlattı. Gazeteciler Türkiye’de halkın haber alma hakkını savunmak için kamuoyu oluşturmak istiyor.
Ardı ardına gelen basın özgürlüğü istismarları ve hak ihlallerine maruz kalan gazeteciler ‘Gazetecilik Suç Değildir’ adlı bir kampanya başlattı. Gazeteciler Türkiye’de halkın haber alma hakkını savunmak için kamuoyu oluşturmak istiyor.
Muhalif basın-yayın organlarına yönelik baskılar arttıkça, gazeteciler ve medya kuruluşları tarafından düzenlenen basın özgürlüğüne ilişkin kampanya ve eylemler de artıyor. Son olarak ‘Gazetecilik Suç Değildir’ sloganıyla bir araya gelen ve birçoğu AKP iktidarı döneminde işini kaybetmiş, yargılanmış veya baskıya uğrayan gazeteci ve yazarlardan oluşan Ben Gazeteciyim İnisiyatifi, “Tek sesliliğe karşı, halkın haber alma hakkını savunmaya devam edeceğiz” diyor.
PKK ile hendek savaşlarının başladığı dönemde başta Sur, Cizre ve Nusaybin’deki hak ihlalleri ve medyaya yönelik kısıtlamaları gündeme getirmek amacıyla batıdan doğuya giden gazetecilerin oluşturduğu ‘Haber Nöbeti’nin ardından, Özgür Gündem ve Can Erzincan TV’ye yönelik baskıları protesto etmek amacıyla düzenlenen ‘Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni’ ve ‘Nöbetçi Editör’ gibi eylemler, gerek yurtiçindeki muhalif medyada gerekse yurt dışında önemli yankı buldu. Türkiye’deki gazetecilerin medyadaki mevcut baskı ve tutuklamalara yönelik geliştirdiği son protesto eylemi ise ‘Gazetecilik Suç Değildir’ kampanyası oldu.
DW Türkçe’ye konuşan Ben Gazeteciyim İnsiyatifi’nin kurucularından Evrensel Gazetesi yazarı Fehim Işık, özellikle 2015’ten bu yana medyadaki baskı dalgasının her geçen gün arttığına dikkat çekiyor. Hükümet ve Erdoğan’ı eleştiren her türlü haber ve yorumun davalar, tutuklamalar ve yayın yasakları ile cezalandırıldığını dile getiren Işık, “Böyle bir dönemde gazeteciler olarak baskılara göğüs germek ve sesimizi duyurmak için böyle bir inisiyatife ihtiyacımız vardı. Halkın haber alma özgürlüğünü ve haksız yere cezaevinde bulunan meslektaşlarımızı savunmaya devam edeceğiz” diyor.
"Kampanyalarımızı tüm dünyaya duyurmaya çalışacağız"
Gezi eylemleri ve Kürt sorununa ilişkin görüşleri nedeniyle 2015’te Milliyet gazetesindeki yazılarına son verilen gazeteci-yazar Mehveş Evin de ‘Gazetecilik Suç Değildir’ kampanyasına destek veren isimlerden biri. Basın üzerinde artan baskıların halkın haber alma hakkını ihlal ettiğini topluma hatırlatmak istediklerini vurgulayan Evin, “Türkiye’deki rejimin sansür, baskı ve ötekileştirmesinden yabancı medya mensupları ve temsilcileri de nasibini aldığından, dayanışmayı daha da genişleteceğiz. ‘Terörist’ veya ‘ajan’ diye damgalanan, can güvenliği pahasına çalışan, sırf hükümetin hedef tahtasında olduğu yayınlarla dayanışma sergilediği için hapse atılan meslektaşlarımızın özgürlüğü için kampanyalarımızı tüm dünyaya duyurmaya çalışacağız” diye konuşuyor.
Şu an 11 muhabiri tutuklu bulunan Dicle Haber Ajansı (DİHA), hendek çatışmaları döneminde yaptığı haberlerle medyada yargının en fazla hedefi haline gelen kuruluşların başında geliyor. DİHA muhabiri Evrim Kepenek, “Arkadaşlarımıza ilişkin hazırlanan polis fezlekelerinde ve iddianamelerde haberleri suç delili olarak konulmuş durumda” diyor. DİHA muhabirlerinin gizli tanık beyanları doğrultusunda tutuklandığının altını çizen Kepenek, ‘Gazetecilik Suç Değildir’ kampanyasının herşeyden önce de merkez medyanın haber yapma biçimine de bir itiraz olduğunu vurguluyor.
Türkiye basın özgürlüğünde 151’inci sırada
Türkiye’de her dönemde hükümetlerin hedefinde olan basın özgürlüğü, son yıllarda giderek daha da ağırlaşan baskı ve sansür uygulamaları nedeniyle uluslararası sıralamalarda dünyanın en baskıcı rejimleri ile aynı seviyelere gerilemiş durumda. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün 2016 raporuna göre, Türkiye basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 151’inci sırada. Merkezi Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Freedom House tarafından hazırlanan ‘2016 Basın Özgürlüğü Raporu’nda ise Türkiye, ‘basını özgür olmayan ülkeler’ arasında yer aldı. Türkiye, Freedom House’un basın özgürlüğü listesinde 199 ülke arasında 156’ncı sırada bulunuyor. Türkiye ayrıca Çin’den sonra en fazla gazetecinin hapiste olduğu ülke konumunda. Öte yandan ülkede basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar arttıkça, bu kısıtlamalarla karşı karşıya kalan gazetecilerin dayanışma ve protesto eylemleri de çoğalıyor.