A password will be e-mailed to you.

"Öyleyse, her bir bireyin yaratıcılığını alıp, farklı değerleri olan kulvarlara nasıl getirebiliriz. Sürdürülebilir bilgiyi inşa etmek ve geleceğe dönük farkındalığı uyandırmak üzere yaratıcılığı nasıl kullanabiliriz?"

Fahrettin Örenli‘nin High Heels adlı sergisi Depo İstanbul‘da açıldı. Önerli sergisini iki ana tema üzerine şekillendirmiş:

  • 1- Yaşayan bir organik yapı ve kütlesel enformasyon taşıyan bir kontrol kulesi/platform olarak kent.
  • 2- Para ve para yapmayla ilgili yaratıcı süreçler.

Sergiye ilk girdiğimde gökdelenlerden oluşan bir çalışma gözüme çarptı. Bunların her biri yan yana sıralanmıştı. Aslında kentleşmenin, özellikle düzensiz ve doğayı önemsemeyen bir anlayışın biz yurttaşları abluka altına aldığını hissettim. Sergi aslında ilk bakışta kentleşme, doğa, ekonomi ve insan arasındaki kopuşu ve uzaklaşmayı ifade ediyor. Fakat sanatçı daha da derine iniyor çalışmalarıyla. Serginin teması neo-liberalizme hakiki bir eleştiriyken bir yandan çözüm arama gayretleri. 

İnsanlar kentleşme adına devasa yapıları inşa ederek, doğaya bir meydan okumayı gerçekleştirmiş olabilirler. Fakat günümüzdeki başdöndüren kentleşme hızı ile bozulan hayatları ve özellikle doğanın tahribatını kabul etmeliyiz. Bu tahribat içinde insanlar kentlerde, hatta orman/kentlerde hayatta kalmak için Önerli’nin deyişiyle "büyük duvarlar, daha büyük kurallar koymakta ve daha büyük yanılsamalar ve devasa enformasyon kirlliği yaratmaktadırlar". High Heels çevremizdeki yapaylığa ışık tutarak, yanılsamaların hayatlarımıza hakim oluşunu ve bu yanılsamaların ekonomik bir nedeni varmış gibi zannetiğimiz dünyayı sorguluyor. 

Sergi ekonomi yani para, kent ve insan ilişkisini bir arada sunmakta. Bunu yaparken günümüz dünyasında en büyük hedefimizin para yapmak olduğu bilinen bir gerçekse ve sanatın özü olan yaratıcılık yok olmaya yüz tutmuşsa, acaba para yaparken bu süreçte yine hakiki, yaratıcı bir sanat kullanılarak başa çıkılabilir mi? Önerli bu konuya bir çare bulmaya çalışıyor ve bizlere durumun vehametini göstererek düşünmeye sevk ediyor.

Neo-liberal anlayışın pik yaptığı günümüzde değer ve bilgilerimizin inşasındaki en temel ölçünün para olduğu muhakkak. Ve bu para kentler üzerinden yeni mekanlar olarak inşa ediliyor. Her biri zihinimize, algımıza yapılan bir darbe esasında. Kentleşme çeşitli şekilleriyle büyür ve yıkılmaz merkeze doğru kayar. Bu darbelerin temeli olan ticarileşmenin sağladığı bilgiyi kentlerde yaşayan birey bunu durumu nasıl taşır? Bu anlamlı soruya cevabı şu şekilde veriyor: "Teorik olarak, her bir birey ticari bilgi taşıyorsa ve kentte başarılı olmayı arzuluyorsa, farklılaşmak ve yerleşik piyasanın kapalı kapısından girebilmek için yeni yollar yaratmalıdır". 

Farklılaşmak fiilini kent yaşamımızda, iş yerimizde sık sık duyarız. Farklılaşmayı rekabet içinde daha para yapmanın bir yolu olarak sunulmakta, sıradanlık ya da normal olma hali en büyük düşman gibi algılanmaktadır. Farklılaşırken hakiki bilginin önemine varıyor muyuz, bilemiyorum? Bunu belli bir dönem dahilinde sadece para kazanmak adına yaratıcılığımızı devreye sokuyoruz. İşte burada birkaç soru soruyor sanatçı: "Öyleyse, her bir bireyin yaratıcılığını alıp, farklı değerleri olan kulvarlara nasıl getirebiliriz?", "Sürdürülebilir bilgiyi inşa etmek ve geleceğe dönük farkındalığı uyandırmak üzere yaratıcılığı nasıl kullanabiliriz?" Örenli daha önceki çalışmalarında ekonominin sanat üzerindeki fazlasıyla olan belirleyiciliği eleştirirken, bu sergideki işlerinde de sanatsal yaratıcılığı, finans alanındaki araçsallaştırılmış halinden arındırmak mümkün mü sorusunun peşine düşüyor. 

Fahrettin Örenli, High Heels projesinde çizim, baskı, resim, fotoğraf, video yerleştirme ve hatta şiir gibi farklı mediumları içiçe geçiriyor. 

Sergiyi 9 Ekim 2016 tarihine kadar ziyaret edebilirsiniz.

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 17:26:04