A password will be e-mailed to you.

2012 George Maciunas ödülünü kazanan Şakir Gökçebağ, sanatçı ve kendi üretiminin kesiştiği yeri sanatatak.com için kaleme aldı.

 

Litvanya doğumlu New York’lu sanatçı George Maciunas’in bir organizatör olarak, fluxus akımının oluşmasında çok önemli rolü olmuş. 1962 yılında Maciunas, Wiesbaden’de ilk Fluxus manifestosunu organize etmiş. Bildiğimiz fluxus sanatçıları Joseph Beuys, Nam June Paik, Wolf Vostell, Yoko Ono, vb. ile beraber etkinlik-sergi-happenningler düzenlemiş. Sonra bu akım Avrupa, New York, Japonya’ya yayılmış.

Ben fluxus’u 90’lı yıllarda İstanbul’da açılan sergilerle tanıdım.  Bildiğim de herkesin bildiğinden öte değildi. Bilinçli olarak gerek o zaman gerekse daha sonra bir şey yapmadım. Yani farkında olmadan o yillarda – ve yoğun olarak da 2000 sonrasında- pek çok iş ürettim. 90’lı yıllarda "günümüz sanatçıları" sergilerinde yerleştirmeler yaparak başladı bu süreç. 1996 yılında Düsseldorf Akademisi’nde, bir duvar saatini değiştirerek yaptığım yerleştirme, Marcus Lüpertz adına verilen ödüle uygun görüldü: Yaptığım şeyin bir sanat olabileceği 🙂 fikri onaylanmış oldu. 2000 yılından sonra Almanya’da yoğun olarak yerleştirme sergileri yaptım: “allreadymade”, ”cuttemporary art”, “simple present”, “prefix & suffix”. 2004 yılında Hamburg’da açtığım bir sergide, galerici Inge Baecker yaptıklarimin çoğunun fluxus felsefesine yakın oldugunu söylemişti. Sonra, 2007 yılında onun galerisinde “fluxus’un izinde/fallowing in fluxus” adı altında bir sergi yaptım.

Fluxus‘un özelligi sanatı gündelik yaşamın içine çekmesi. İşte bu yönü ile de benim yıllardır yaptıklarımla örtüşüyor. Fluxus doğasi gereği gündelik, basit şeylerle ilgilenir. Pahalı bronz heykeller, gösterişli çerçeveler. yoktur. Yani "yüksek sanat“ fluxsus’un karşı olduğu bir durumdur.

Ben sanatın bir yerde değil her yerde olabileceğine inanırım. Gündelik hayatta çevremde gördüğüm her şeyle ilgilenirim. Bunlar herkesin bildiği sıradan objelerdir. Bu objelerin olağandışı durumları, birbirleri ile ilişkileri ilgi alanıma girer. Ben hayatta aradığını –bu bağlamda- yanı başında bulmuş şanslı insanlardan biriyim. Dikkat çekmek icçn ne şiddetten, ne politikadan  ne de benzeri moda akımlardan medet umdum. İçimden geldiği gibi hareket ettim. Benim sanatımı anlamak için Gombrich’e ihtiyaç yoktur.

Şakir Gökçebağ’ı yakından tanımak isteyenler www.sakirgokcebag.com’a bakabilir.

Daha fazla yazı yok
2024-11-02 18:31:24