Ayşegül Sönmez, 2012 yılının en iyi sergilerini Milliyet’teki Sanat Sepet köşesinde değerlendirdi.
1 Hassan Khan / Salt Beyoğlu
Aidiyet üzerine iş nasıl üretilir, işte bunun dersini verdi Hassan Khan Salt’taki sergisiyle… Mısırlı genç sanatçı, memleketiyle öznelliğinin çakıştığı yerden aslında o ele geçirilmesi, görünmesi zor kuytudan objeler, imgeler ve belki de en önemlisi sesler çıkardı yukarıya. Serginin sunumu, Khan’ın dünyasına girişi mümkün kıldı. Lakin burayı terk etmek zordu.
2- Allan Sekula: Birleşmeyen Filmler 1972-2012 / Akbank Sanat
Sekula ilk kez gelmiyordu İstanbul’a. Daha önce de 10. İstanbul bienaline gelmişti. “Dünya bir fabrika" demişti hatta söyleşimizde. Akbank Sanat’a sanatçı 1972 yılında savaş sanayisi için üretim yapan fabrikada çektiği film ve fotoğraflarla katıldı. Fabrika çalışanlarıyla yıllar sonra göz göze gelmemizi sağladı. Bir suç ortaklığı duygusunu tetikledi. Dünyanın o zamandan beri en çok savaşa hizmet eden bir fabrika olduğunu bir kez daha hatırlattı.
3- İlhan Koman: Sonsuzluk Eksi Bir Serisi / Galeri Egeran
Uzun zamandır ilk kez bir galeride müzelik bir iş gerçekleşti. Suzanne Egeran, Koman’ın çizimlerini sanatçının hayalini kurduğu titanyum malzemeden ilk kez üretti. Bütün müzelere örnek oldu böylece. Ona koca bir teşekkür borçluyuz. Egeran’ın Koman’ın Türkiye’nin ilk kavramsal sanatçısı olduğunu iddia ettiği ilginç bir açıklaması da oldu.
4- Ekin Saçlıoğlu: Çukur / Galeri x-ist
Kuşağı içinde en çok o, bu coğrafyanın resminin bilinçaltını kurcalıyor. Üstelik bilinçsizce bunu yapıyor. Resmi, modern öncesinin satıhlarına modern sonrasının espasını farklı malzemelerle ekliyor. Heykelleri kurguyla gerçeği barıştırıyor. Çukur‘da hepsi, en ahlaklısından, vardı.
5- Şener Özmen: Sıfır Tolerans / Pilot
Olgunluk dönemi bu sergiyle başladı Özmen’in. Evet, bulunduğu yerden, Diyarbakır’dan, Türkiye sanatını etkilemesi mümkündü.
6- Sevim Sancaktar: Self / CAM Akaretler
Genç sanatçının, bir araç olarak fotoğrafı kendi kişisel hikayesini anlatmak adına bu derece öznel kullanabilmesi, belge özelliğinden ziyade iz oluşuna dikkat çekişinden etkilenmemek imkansızdı.
7- Mona Hatoum: Hala Buradasın / Arter
Çağdaş sanatta hala birileri hak ettiği için -piyasa öyle istediği için değil- popüler olabiliyor. İşte onu yakından tanıdığımızda bundan emin olduk. Onu yakından tanıdığımıza da çok memnun olduk.
8- Altın Çocuklar / Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi
Çocuk değil yetişkin gibi bakıyorlardı. Çağdaşa, şu ana, şimdiye fazla gömüldüğümüz hatta boğulduğumuz şu günlerde geçmişten çocuk portreleri farklı bir nefes almamızı sağladı.
9- Eşref Yıldırım: Hiç Kimsenin Ölümü / Galeri Zilberman
Albert Camus’nün “Bir ülkeyi tanımanın en iyi yollarından biri, insanların nasıl öldüğüne bakmaktır” sözünden yola çıkan sanatçı Eşref Yıldırım, gazetelerin üçüncü sayfalarına “ölüm haberleri"yle konu olanların portrelerini çizdi. Sergi için çok iyi metinlerden oluşan bir gazete de çıkardı.
10- Ebru Özseçen: Gerçek Aşk Gönül İşi / Rampa
Onun erotik olana bakışı, bir kez daha çağdaş sanat sahnemizin en büyük eksiğini ortaya çıkardı: Arzuya, salt arzuya yönelik iş…
11- Nazım Ünal Yılmaz: Barbarları Beklerken / Pilevneli Projects
Nazım Ünal Yılmaz’ın pentürü yakıcı, yıkıcı ve dolayısıyla bakışı kışkırtabiliyor.
(Sol üstteki fotoğraf: Hassan Khan, Dead Dog Speaks)