Berlin– 9-19 Şubat 2017 tarihleri arasında düzenlenecek 67. Berlin Film Festivali’nde yarışacak ilk filmler açıklandı. Liste, ustaların ve daha önce Berlinale’de yarışmış yönetmenlerin filmlerinden oluşuyor.
Günümüz sinemasının ustalarından Agnieszka Holland, Sally Potter ve Aki Kaurismaki ile Altın Ayı sahibi Calin Peter Netzer’in yeni filmleri 67. Berlin Film Festivali’nde yarışacak. 9-19 Şubat 2017 tarihleri arasında düzenlenecek olan festival, Altın Ayı için yarışacak ilk on filmi ve Berlinale Special kapsamında galası yapılacak üç filmi açıkladı. Listede yer alan diğer isimlerin hemen hepsinin filmlerinin daha önce Berlinale’de yarışmış ya da gösterilmiş olduğu dikkat çekti.
“İhtiyar kadınlara yer yok”!
Polonya sinemasının ustalarından, Avrupa Film Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı, halihazırda ABD’de “House of Cards” dizisini çekmekte olan Agnieszka Holland “Pokot” adlı filmini Coen Biraderler’in “İhtiyarlara Yer Yok / No Country for Old Men”ine nazire yaparak “İhtiyar kadınlara yer yok” şeklinde tanımlıyor . Polonya Film Enstitüsü sitesinde yer alan habere göre hayvanların bıraktığı iz anlamına gelen “Pokot / Spoor” Coen Biraderlerinki misali irony içeren bir suç öyküsü ve Wes Anderson son filmlerindekine benzer gerçeküstü bir dünyada geçiyor.
Holland, Polonya Yeşiller Partisi üyesi Olga Tokarczuk’un “Prowadź swój pług przez kości umarłych / Drive Your Plow over the Bones of the Dead” adlı romanından yazarla birlikte uyarlamasını yaptığı filmde ışığa alerjisi olan bir kahramanın öyküsünü anlatıyor. Usta yönetmen “Bu karakteri filozof Simone Weil, J. M. Coetzee‘ni Elizabeth Costello’su, Stanisława Przybyszewska, the Madwoman of Chaillot ile çevre ve astrolojiye tutkun, yıllara ve getirdikleri yüke meydan okuyup gönlü genç kalan, bir zamanlar anlamlı olan daha iyi bir dünya inancını koruyan birçok çağdaşımın karışımı olarak görüyorum,” diyor.
Kaurismaki’den Suriyeli sığınmacı filmi
Finlandiyalı usta Aki Kaurismaki mizahından renklerine, oyunculuk tarzından önemli meseleleri çok hafiflermişçesine ele alma biçimine dek kendi kanonunu yaratabilmiş nadir yönetmenlerdendir. 67. Berlinale’de Finli gezgin satıcıyla Suriyeli sığınmacının yollarının Helsinki’de kesiştiği “Toivon tuolla puolen / The Other Side of Hope” (Umudun Öte Yanı) ile yarışacak. Dijital sinema yapmayı kesinlikle reddeden Kaurismaki, “Le Havre” ile başladığı liman kentleri üçlemesinin ikinci filmi olan “The Other Side of Hope”u yine 35mm. çekti. Filmde sığınmacı rolünü Finlandiya’da yaşayan Suriyeli Kürt aktör Sherwan Haji (Şirvan Hacı) üstleniyor.
Üçüncü kez yenen akşam yemeği
2009 yılında “The Messenger” adlı filmiyle 59. Berlinale’de yarışan İsrailli – Amerikalı yönetmen Oren Moverman bu kez başrollerini Richard Gere ve Laura Linney’in paylaştığı “The Dinner” (Akşam Yemeği) ile Altın Ayı’ya aday. Todd Haynes’in sıra dışı Bob Dylan biyografisi “Orada Değilim / I am not there”in ortak senaristi olan Moverman, “The Dinner”ı Hollandalı yazar Herman Koch’un çocuklarına dair çok önemli bir meseleyi konuşan iki ailenin gerilim dolu akşam yemeğini konu aldığı aynı adlı romanından uyarladı. Bir ara Cate Blanchett’ın ilk yönetmenlik denemesi olacağı konuşulan projeyi Overman üstlendi.
Bu film, Herman Koch’un romanının üç yıl içinde üçüncü uyarlaması oldu! İlkini 2013 yılında Hollandalı yönetmen Mennö Meyjes’in yaptığı uyarlama genel olarak beğenilmedi. Ivano de Matteo’nun “I nostri ragazzi” adıyla uyarladığı İtalyan yapımı, 2014 Venedik Film Festivali’nde gösterildi ve başarılı bulundu.
İddialı dönüşler
Yeni filmleri merakla beklenen ödüllü yönetmenler yıldızlarının parladığı Berlinale’ye döndü.
1984’te “The Gold Diggers” ve 2009’da “Öfke / Rage” ile Berlinale’ye katılan, feminist yönetmen Sally Potter, son birkaç yılını verdiği, BBC ve BFI desteğiyle yazdığı politik hiciv “The Party” ile Altın Ayı’ya aday. Filmde her şey bir buçuk saat içinde bir evde gerçekleşiyor. Bir partiye katılmak için gelenler siyasetçiler olunca eğlenceye politika karışıyor ve buluşma bir krize dönüşüyor. Potter bir kara komedi olarak tanımladığı filmin güncel İngiltere politikasından esinlendiğini belirtirken “Kriz koşullarında insanlara ne olduğunu ve inançlarının nasıl değiştiğini keşfetmek her daim ilginç bir şey,” demiş Variety’ye.
“Çocuk Pozu / Pozitia Copilului” ile 2013 yılında Altın Ayı ve FIPRESCI Ödülü kazanan Calin Peter Netzer, sıra dışı aşk öyküsü “Ana, Mon Amour” ile Berlinale’ye dönüyor. Okulda tanışıp aşık olan Ana ile Toma’nın ilişkisindeki dönemleri lineer olmayan kurguyla anlatan bu filmde Ana’nın psikiyatrik rahatsızlığı sırasında Toma’ya bağımlı hale gelmesini, Ana’nın çocuk sahibi olup gücüne kavuştuğunda ilişkide dominant rolü üstlenmesini izleyeceğiz.
Garcia, Lelio, Gomis ve Veiel de yeniden aday
“Gloria” adlı filmi 2013 yılında Berlinale’de coşkuyla karşılanan, Paulina Garcia’ya En İyi Kadın Oyuncu dalında Gümüş Ayı kazandıran Sebastian Lelio yine kadın odaklı bir filmle izleyicilerin karşısına çıkacak. Lelio, beşinci uzun metrajlı filminde bir garsonluk ve kulüpte şarkıcılık yapan bir genç kadının kendisinden yaşlı sevgilisinin ölümünden sorumlu tutulmasını, polisin ve sevgilisinin ailesinin ondan kuşku duymasını konu alıyor.
2012’de “Aujourd’hui” (Bugün) ile Altın Ayı için yarışan Alain Gomis, Kinşasa’da çektiği “Félicité” ile yeniden ödül peşinde. Filme adını veren karakter Kinşasalı bir şarkıcı ve yalnız bir anne… Film, Félicité’nin 16 yaşındaki oğlunun bacağının kesilmemesi için hastaneye gereken parayı bulamayınca hayatının içine girdiği çıkmazdan hayaller, sevgi ve müzikle çıkmaya çalışmasını konu alıyor.
“Biz değilsek kim? / Wenn wer nicht wir” adlı filmiyle 60’lı yılların isyankar Alman gençliğini, Nazi geçmişle hesaplaşan solcu grupları anlatan ve yan jürilerden ödüller kazanan Andres Veiel bu kez bir belgeselle yarışıyor: “Beuys”. Veiel aynı dönemde bu kez çağdaş sanat alemine çeviriyor kamerasını ve bu alemi sarsan avangardlardan Joseph Beuys’u beyazperdeye taşıyor.
Yeni nefesler
İlk filmi “Benim 20. Yüzyılım / Az én XX. századom” ile 1989 Cannes Film Festivali’nde Altın Kamera kazanan, başarılı kariyerinde 1999 tarihli “Sihirbaz Simon / Simon Magus”un ardından uzun metrajlı film yapmayan İldiko Enyedi “A teströl és a lélekröl / On Body and Soul” (Beden ve Ruha Dair) ile merakla bekleniyor. Ünlü yönetmen, gerçeküstü bir atmosferde geçen bir ilişki üzerinden aşkın ruh ve beden üzerindeki etkisini sorguluyor. Ildiko Enyedi, Berlinale’de jüri üyeliği de yapmıştı.
Teresa Villaverde ilk filmi “Üç İrma / Tres İrmaos” ile 1994 Venedik Film Festivali’nde yarıştıktan sonra başarılı bir filmografiye imza attı ama üç büyük A sınıfı festivalin yarışmasına 22 yıl sonra ilk kez “Colo” ile seçiliyor. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde “Transe” ile FIPRESCI Ödülü kazanan Portekizli yönetmen “Colo”yu günümüz Avrupa toplumlarının ortak hedefleri, sorunları, şehir hayatı ve gerilimi üzerine serinkanlı ve isabetli bir etüd olarak tanımlıyor.
Yarışma (ilk seçilen filmler)
Ana, mon amour – Calin Peter Netzer (Romanya, Almanya, Fransa)
On Body and Soul – Ildiko Enyedi (Macaristan)
Beuys – Andres Veiel (Almanya)
Colo – Teresa Villaverde (Portekiz, Fransa)
Felicity – Alain Gomis (Fransa, Senegal, Belçika, Almanya, Lübnan)
The Party – Sally Potter (İngiltere)
Spoor – Agnieszka Holland (Polonya, Almanya, Çek Cumhuriyeti, İsveç, Slovakya)
The Other Side of Hope – Aki Kaurismäki (Finlandiya)
Una mujer fantástica – Sebastián Lelio (Şili, Almanya, ABD, İspanya)
The Dinner – Oren Moverman (ABD)
Berlinale Special Galaları
The Queen of Spain [+]- Fernando Trueba (İspanya)
The Young Karl Marx- Raoul Peck (Fransa, Almanya, Belçika)
Last Days in Havana- Fernando Pérez (Küba, İspanya)