Sanatatak “2023 Nasıl Geçti” serimizin bu bölümünde oyuncular ve oyunlara odaklanıyoruz.
İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten’in 2023’te en sevdiği oyunlar:
- Sevgili Arsız Ölüm Dirmit (Yönetmen: Hakan Emre Ünal)
- Cadı Kazanı (Yönetmen: Yiğit Sertdemir)
- Toz (Yönetmen: Hira Tekindor)
- Çifte Cinayet (Koreograf: Hofesch Shechter)
Editör ve eleştirmen Olkan Özyurt’un takdir ettiği oyuncular:
- Merve Dizdar
- Berkay Ateş
- Cillian Murphy
- Margot Robbie
- Sandra
Opera Sanat yönetmeni İBB sanat danışmanı Figen Ayhan’ın sevdiği performanslar:
- CRR 24 Haziran Sezon Kapanış Konseri. Beethoven 9. Senfoni… Vartanants Korosu, Gürcü Sanat Evi Çoksesli Korosu, Lozan Mübadilleri Vakfı Korosu. Beşiktaş Çocuk ve Gençlik korosu, İstanbul Avrupa Korolarının katılımı ile İstanbul’da farklı kültürel ve sosyolojik katmanları bir araya gelip 9. Senfoniye hayat verdiler. Çok kez farklı orkestra ve korolardan dinlediğim eserin ruhuna en uygun seslendirilişlerinden biri oldu.
- İKSV İstanbul Müzik Festivali 13 Haziran Anne Sophie Mutter&Mutter’s Virtuosi Konseri… Festivalin yaşam boyu başarı ödülünü alan Mutter’in kemanını dinleyebilmenin mutluluğunu anlatmaya zaten gerek yok. Ancak kendi vakfının bursiyerleri ile verdiği konserdeki pırıl pırıl genç müzisyenlerle kurduğu derin bağın ortaya çıkardığı duygusal atmosferi ile konser seyircinin unutamayacağı bir geceye dönüştü.
- Beyoğlu Kültür Festivali 11 Ekim Marinsky Orkestrası ve Valery Gergiev Konseri… 240 yıllık bir tarihe sahip olan orkestra ve Türkiye’de sanırım ilk defa konser veren şu an klasik müzik dünyasının efsanevi şeflerinden olan Gergiev’in yorumuyla Tchaikovsky’nin 6. Senfonisi’ni dinlemek büyük bir deneyimdi. Üstelik eser Gergiev’in anonsu ile 6 Şubat depreminde hayatını kaybedenlere adandı.
- İstanbul Tiyatro Festivali 14-15 Kasım Çifte Dans… Gösteri izleyen herkesi büyüledi sanırım. Benim açımdan yılın en etkileyici performanslarından biri olmasının nedeni topluluğun lideri de olan Hofesh Schechter eserin hem koreografı hem de bestecisi olmasından kaynaklanan müthiş uyuma tanık olmaktı. Performansın büyüsü tam da bu harmoninin kusursuzluğundan kaynaklanıyordu. Wiener Staatsoper’in son prodüksiyonu Turandot’u youtube üzerinden izledim. Umarım hem ben hem de opera severler Viyana’da izleme fırsatı da bulur. Jonas Kaufman ilk defa Calaf söylüyor ama eserin yıldızları tartışmasız Asmik Grigorian (Turandot) ve Kristina Mikhitaryan (Liu). Her zaman kumaşlar, aksesuarlar, süslemeler eşliğinde izlemeye alışık olduğumuz Turandot, yönetmeni Claus Guth tarafından ‘gösterişle görkem arasındaki fark’ın somut kanıtı olarak seyirciyle buluşuyor.
Sinema yazarı Anıl Yağcı’ya göre 2023’ün en iyi 5 filmi:
5) Past Lives
Bu yılın en “hisli” filmlerinden birisi olan Past Lives “geç kalınmış bir veda”yı konu alırken yılın ses
getiren filmlerinden birisi olmuştur. Celine Song’un ilk uzun metrajı olan bu filmi yıl sonu listelerinde
görmemiz şaşırtıcı olmayacaktır. Benim de kişisel listeme beşinci sıradan giriş yapmıştır.
4) The Teacher’s Lounge
Almanya’nın Oscar adayı olan bu film en iyi uluslararası film kısa listesine girmeyi başarmış bir
yapımdır. Benim de listemin dördüncü sırasında olan bu film akademik gerilime sahne olurken
neredeyse tek mekânda gerçekleşen bir okuldaki hırsızlık vakasını ele alan bu film algı meselesinin ne
kadar mühim olduğunun altını çizmektedir. Gerçeğin eğilip bükülüp farklı şekillere sokulunca önemini
yitirdiğini çizen İlker Çatak imzalı The Teacher’s Lounge bu yıl ödülü alırsa şaşırmamak gerekir.
3) The Holdovers
Paul Giamatti’nin oyunculuğuyla ön plana çıktığı bu senenin hüzünlendiren ancak sıcacık temalı Noel
Filmi The Holdovers da listemde kendine yer buldu. Bildiğimiz bir hikâyeyi anlatan bu film hala böyle
filmlere ihtiyaç duyduğumuzun bir göstergesi niteliğinde. Bu senenin izlerken büyü(le)yen filmi The
Holdovers, ben senden razıyım.
2) Kuru Otlar Üstüne
Nuri Bilge Ceylan’ın merakla beklenilen yeni filmi beklediğimiz gibi sinematografik olarak neredeyse
kusursuz bir görünüm çizerken diyalogları ve politik temaslarıyla benim fazlasıyla beğenimi kazanan
bir film oldu. Brecht vari bir yabancılaştırma efekti kullanan Nuri Bilge Ceylan seyircinin “seyirci”
olarak kalmasının önemli olduğunu vurguladı. Bu senenin iki numarası olarak listemde yer aldı.
1) Asteroid City
Wes Anderson’un kadrosundan mütevellit merakla beklenilen ve bence anlaşılmayan filmi Asteroid
City bu sene izlediğim en iyi filmdi. Hikâyenin kendisinin hikâyenin anlamından üstünlüğü
vurgulanırken; hikâye anlamını yitirse dahi hikâyenin sürmesi gerektiğini anlatan bu film
anlaşılmayarak çoğu eleştirmen tarafından hayal kırıklığı olarak addedilse de Wes Anderson’u yeni bir
şey denediği için kutlamak gerektiğini düşünenlerdenim. Kasaba olan Asteroid City düşünen
varlıkların bulunmadığı bir mekânı tasvir eder. Bu mekân içerisinde anlamı aramanın kendisi
anlamsızdır. Düşünmeyi temsil eden kesim ise kasabaya sonradan gelip çıkamayan öğrenci grupları ve
ailelerdir. Onlar da bu anlam belirsizliğinin içinde sıkışıp kalan bir komünal grubun temsiliyetini sağlar.
Wes Anderson’un bu filmini elekten geçirirken bu ayrımı göz ardı etmemek icap eder. Filmin temel
olay örgüsünde bir anlam aramamak bu film özelinde bu yüzden gereklidir. Lafı daha fazla uzatmadan
senenin benim açımdan bir numarası Asteroid City!